Viyana gezimizin şurada anlattığım ilk gününden sonra, ikinci gün Seegroete ile turumuza başladık.
Seegrotte insan eliyle yapılmış yapay bir mağara. Kireç taşı çıkarılan bu mağarada, dinamit patlıyor ve yağmur suları mağaraya doluyor. Su baskını yaşandıktan sonra şimdiki halini alıyor. İçerisi yaz kış 9 derece.
Mağarada eskiden kireç taşı çıkarmak için kullanılan yöntemler gösteriliyor ve burada ölen işçiler için küçük bir şapel bulunmakta.
Atlarla madeni yüzeye çıkarıyorlarmış ve atların gözlerini kör ediyorlarmış ki gün ışığını gördükten sonra buraya girmek istemeyeceklerinden korktukları için.
Naziler ilk jet savaş motorunu burada yapmışlar. Tam 2000 esir Yahudi çalışmış.
Üç Silahşörler filmi burada çekilmiş. Filmde kullanılan kayığı görebilirsiniz.
Yeraltı gölünde kayıklarla bir gezi de yapılıyor.
Viyana'nın eşsiz ormanlarından geçerek 2. durağımız olan Mayerling av Köşküne vardık. Burası tarih için çok ama çok önemli bir yer neden mi?
Avusturya Macaristan Kralı (Habsburg Hanedanı) Franz Joseph ve Sisi'nin oğlu Prens Rudolf hiç bir zaman asker olmak istememiş. Psikolojisi oldukça bozuk olan Rudolf'u Stephanie ile evlendirmişler. Babasına hiç benzemeyen Rudolf sürekli metres tutup, çapkınlıklar yaparmış. Metresleriyle rahatça hareket etmek için, Mayerling'de bulunan bu av köşkünü satın almış.
30 Ocak 1889 yılında, O zaman birlikte olduğu 17 yaşındaki Mary Vatsera ile av köşkünde kalırken, gece kuzenleri gelmişler ve o evde kalmışlar. (iyi ki gizli) Sabah Rudolf'un ve Mary Vatsera'nın cansız bedenleri bulunmuş.
Yatak odalarının olduğu yeri şapel haline getirmişler. Sürekli bu evde 11 tane rahibe bulunuyor ve kendilerini kimseye göstermiyorlar.
Prenses Sthephanie & Prens Rudolf
Apar topar Mary Vatsera gömülmüş ve Ruslar gömü aramak için kazı yaparlarken ona rastlamışlar.
Mary Vatsera
Sisi & Franz Joseph
Rudolf ve Mary Vatsera'nın birbirlerini çok sevdikleri ve asla kavuşamayacakları için kendilerini öldürdükleri söyleniyor. Belki de o gece orada kalan kuzenler yaptı, kimse gerçeği bilmiyor.
Ama bir gerçek var ki bu olay tüm dünyanın tarihini değiştiriyor. Rudolf ölünce, tahta geçeceği zaman başka erkek kardeşi olmadığı için yerine kuzeni Ferdinand tahta geçiyor ve 1914 yılında bir Sırp vatansever tarafından Saraybosna'da öldürülünce 1. Dünya Savaşı çıkıyor.
Köşkte kullanılan takımlar da sergileniyor. |
Derslerde öğrencilere ezber olarak değil de böyle dedikodulu olarak anlatılsa aslında hiç unutmazlar, mesela muhteşem yüzyılı izleyip de Osmanlıların o zamanki düşmanlarını, Kanuni sultan Süleyman'ın sırasıyla çocuklarını, kimin kiminle evli olduğunu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.
Acaba öldürüldüler mi, intihar mı ettler diye düşünürken 3. durağımız olan Baden şehrine gelmiştik bile. Burası sıcak su banyoları ve şaraplarıyla meşhurmuş.
cuma günü gitmemize rağmen, tam bir pazar miskinliği vardı şehirde.
Marketleri çok güzel, oradan bir şeyler alıp karnımızı doyurduk. Çok lezzetli sandviçler var, fiyatları da çok uygun. Yurtdışı gezilerinde sürekli restorantta pahalı yemekler yemek istemiyorsanız, marketlere bakmanızı tavsiye ederim.
Viyana merkeze dönerken, Shönbrunn Sarayına'da uğradık.
Schönbrunn Habsburg Hanedanı'nın yazlık sarayıymış.
Muhteşem, uçsuz bucaksız bir bahçesi var.
İçinde bir hayvanat bahçesi de bulunmaktaymış, Avrupa'nın en eski hayvanat bahçelerindenmiş.
İnsan dışı böyleyse içi kim bilir nasıldır diye düşünmeden kendini alamıyor. Bir sonraki Viyana turumuzda bütün müzeleri ve sarayları gezmeyi planlıyoruz. (istemek başarmanın yarısıdır)
Ağustos ayında yapılan bir film festivali varmış Viyana'da çok lezzetli yöresel yemekler de olduğunu öğrenince öğleden sonra Viyana'ya döndüğümüzde buraya da gidiyoruz.
Akşamki gösteri bu belediye binasındaki(rathaus) büyük ekranda oluyor.
Viyana Tiyatro Binası |
Çok lezzetli yöresel yemeklerin bulunduğu mekan.
Ben bu ismini hatırlayamadığım Fransız yemeğini tercih ettim ama bildiğiniz tavuk sote yanında fırında bebek patates. Eşim cüce Kebap diye bir İran yemeğinden yedi. Onda da aklım kaldı, çok güzel görünüyordu. Kendisi İran'da 2 sene yaşadığı için kültürü ve yemekleri çok iyi biliyor. aranızda Cüce Kebap tarifi bilen varsa yazarsa çok memnun olurum.
Tatlı için ise bir sonraki gün zamanımız kalmaz korkusuyla Hotel Sacher'in kafesinde oturuyoruz. Burası çikolatalı turtasıyla meşhur bir yer. Kahvemizi yudumlarken enfes tatlıdan yiyoruz.
sachertorte |
Hotel sacher, Opera Binasına çok yakın, Kartner Caddesinin girişinde hemen solda. Bir de Demel Pastanesi çok ünlüymüş. burada da elmalı turta yani Apfelstrudel'den yemek gerekiyormuş. Bu pastane Kraliyet pastanesi olduğu için, Hofburg Sarayına yakın.
Tatlımızı da yedikten sonra biraz çarşıyı turlayalım dedik. Billa markete girip, gezindik. Yorumsuz bir fotograf geliyor :)
Sonra Stadtparkta biraz dinleniyoruz. Ah keşke biraz daha zamanımız olsa dedirten park tam 65000 metrekare!
Akşam üstü son olarak Belvedere Sarayına gidiyoruz.
Diğer ikisi kadar ihtişamlı olmasa da, mimarisi ve heykelleri ile güzel bir saray Belvedere.
Tekrar Film festivaline gitmek isterken tramvaya biniyoruz.
Bir ülkenin ne kadar medeni olduğu, hayvanlara verilen değerden anlaşılıyordu değil mi...
Eskiden ağaçlı olan yollarda asiller yürürmüş. Güneşten yanmamış, bembeyaz olmak bir soyluluk göstergesiymiş.
Viyana Parlamento Binası |
Turumuzun 1. günü Berlin, 2. günü Potsdam,Dresden, 3. günü Prag, Karlovy Vary, 4. gün Prag Cesky Krumlov, 5. günü Budapeşte, 6. Günü Bratislava yazılarını üzerlerine tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bir de Osmanlı saraylarına muhteşem derler :)))
YanıtlaSilBelki zamanında muhteşemdi de koruyamadık. Bi de zaten şimdiki arayı kapattı :)
SilOff, harika fotoğraflar. Ben de gitmek, görmek istiyorum. Bütün fotoğrafları beğendim ama en çok aklımda o çikolatalı turta ve uyun fiyatı kaldı :)
YanıtlaSilSenin bızdıklar Hollandayı bırakıp Viyana'ya taşınsın bence :)
Sil