Atina gezimizin 1. gününden şurada bahsetmiştim. 2. gün de şehrin en önemli bölgesi olan Akropol'e gitmeye karar verdik. Akropol'ün kelime anlamı şehrin en yüksek noktası demekmiş. Biz de fazla sıcak olmadan tapınakları görmek için erkenden yola koyulduk.
Yolda bir simitçi bulduk ve bir yoğurtçudan (evet burada zincir şeklinde yoğurtçular var) portakal suyu aldık.
Yoğurt doldurup, buradan üstüne istediğiniz şeyi ekliyorsunuz.
İsterseniz "hop on hop off" denilen şehirde sürekli gezen 2 katlı otobüslere binip, tün Atina'yı gezebilirsiniz. Biz sokakları gezmek istediğimizden yürüyerek Akropol'e çıktık. 5 değişik yere girmek için olan biletten aldık ve hemen önemli tapınakların olduğu yerlere vardık.
En kapsamlı bilet,bu biletle 4 gün boyunca istenilen yere giriş yapılabiliyor.
Mitolojiye göre, Atina kurulurken, tanrılardan Athena ve Poseidon karşı karşıya kalmışlar. Athena, mucize olarak yerden bir zeytin ağacı çıkarmış. Karşısındaki Poseidon ise yerden su çıkarmış. Halk koruyucu tanrıları olarak Athena'yı seçmiş ve buranın ismi Atina olmuştur.
İkinci durağımız da Akropol Müzesi oldu. Antik çağ eserlerini seviyorsanız, butlaka görmenizi tavsiye ederim.
Akropoldeki Erechtheion Tapınağının dışındaki kadın heykellerinin orijinalleri
Üçüncü durağımız Zeus Tapınağıydı.
Ulusal bahçe (Atina'daki tek yeşil alan)
Parlamento binasının önünde her saat başı askerlerin nöbet değişimi olmakta. Komik kıyafetli askerler (pileli etekli, ponponlu ayakkabılı) seremoni eşliğinde nöbet devri yapmaktalar. Buradaki önemli nokta ise eteklerinde tam 400 pile bulunmaktaymış. bu da Osmanlı Devletinin tam 400 yıl egemenliği altında olduklarından, unutmamaları için yapılmış.
Aşırı yorulduğumuz için otelimizde biraz dinlendikten sonra akşam yemeği için Adrianou Caddesi'ne gittik. birbirinden güzel mekanları, hareketli nüfusuyla gerçekten çok hoşumuza gittik. Hayatımda yediğim en güzel balıklardan biriydi. Adamlar gerçekten bu işi biliyor.
Enfes ekmekleri
Rakı'mıza en çok benzeyen Ouzo (Barbayanni)
Caddeden bir görünüş
Gecenin sonunda, Monastraki meydanı üzerinden güzel bir yürüyüş yapıp otelimize vardık. Bü meydan her zaman aşırı kalabalık. Zenciler müzik yapıp dans ediyorlar. Her kesimden insanın olduğu bir meydan. Cami ve Akropolis gerçekten çok güzel duruyor gece ışıklarında. bu arada söylemeden geçemeyeceğim, Atina, camilerin ibadete kapalı olduğu tek Avrupa başkenti...
başka bir yazıda Atina 3. günde görüşmek üzere...
Ege' nin devamı... Bu yüzden o derece bizden. Bu yüzden 400 pile... Ütülesinler dursunlar bakalım şimdi. :) Keyifli ve otantik bir gün olmuş. Devamı için çok bekletme olmaz mı... ;)
YanıtlaSilİki ülke birbirinden çok etkilenmiş gerçekten. devamı gelecek ^.^
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilÇok güzel bi yazı olmuuuş^^ Menüde türkçe yazmasını ekstra beğendim=)
YanıtlaSilCamilerin ibadete kapalı oluşu da çok anlamsız, kötü bi uygulama ya:@