Herkese merhaba
Çoktandır okuduğum kitapları yorumlamadığımı fark ettim. Her ne kadar iyi bir okuyucu olamasam da, her gece yatarken 1-2 satır okumaya çalışıyorum.
Bu yazımın konuğu en son okuduğum kitap olan Şebnem Burcuoğlu' nun çok ses getiren kitabı "Kocan Kadar Konuş" un devamı olan Kocan Kadar Konuş Diriliş. İlk kitap yorumlarım için tık. İlkini 1-2 günde okuyup, filmde çok iyi zaman geçirdiğim için, bu kitabı görür görmez alıp, başladım. Ama aynı keyfi maalesef ki bu kitap bana vermedi. Hatta okurken karakterleri(filmdeki olanları) yerine koyup okudum ama yine de sıkıldım.
Konusu Efsun ile Sinan asansörde bir kaza geçiriyorlar, bunun üzerine hastanede aileler tanışıyor. Ortaya Sinan'ın babaannesi çıkıyor. Efsun ve ailesi babaanneye karşı bir savaş veriyor.
1. kitap çok sattığı için, sadece para kazanmak için zoraki yazılmış bir his uyandırdı bende.
Aranızda 1. veya 2 kitabı okuyan var mı? Sizin yorumlarınız neler?
film kitap önerileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film kitap önerileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8 Ocak 2016 Cuma
30 Eylül 2015 Çarşamba
Kitap- Avukat,Mark Gimenez
Herkese merhaba
Daha önce şu yazımda Mark Gimenez'in sanık isimli kitabından bahsetmiştim.Bu yazımda da avukat isimli kitabından bahsetmek istiyorum.
Sahilde okuduğum için biraz ıslanıp kıvrılan kitabım yerine internetten bir görsel almayı uygun buldum.
Konusu kısaca şöyle: Andy Prescott trafik cezalarına bakan, rahat bir yaşamı ve hiç hırsı olmayan bir avukattır.Bir gün Teksas'ın en zengin adamlarından biri olan Russell Reves onu işe alır ve tam anlamıyla paraya boğar. Russell'ın 8 yaşında Lösemi hastası Zach isminde bir oğlu vardır ve onu yaşatmak için her şeyi göze almıştır.
Anlatımı akıcı olan kitabı okurken, ilaç firmaları hakkında acaba dedirtecek bazı düşüncelere kapılıyorsunuz.
Kolay okunan çerezlik bir kitap istiyorsanız, sevebilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere. Hoşça kalın.
Daha önce şu yazımda Mark Gimenez'in sanık isimli kitabından bahsetmiştim.Bu yazımda da avukat isimli kitabından bahsetmek istiyorum.
Sahilde okuduğum için biraz ıslanıp kıvrılan kitabım yerine internetten bir görsel almayı uygun buldum.
Konusu kısaca şöyle: Andy Prescott trafik cezalarına bakan, rahat bir yaşamı ve hiç hırsı olmayan bir avukattır.Bir gün Teksas'ın en zengin adamlarından biri olan Russell Reves onu işe alır ve tam anlamıyla paraya boğar. Russell'ın 8 yaşında Lösemi hastası Zach isminde bir oğlu vardır ve onu yaşatmak için her şeyi göze almıştır.
Anlatımı akıcı olan kitabı okurken, ilaç firmaları hakkında acaba dedirtecek bazı düşüncelere kapılıyorsunuz.
Kolay okunan çerezlik bir kitap istiyorsanız, sevebilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere. Hoşça kalın.
1 Eylül 2015 Salı
Dizi- Forever
Herkese merhaba
Bu yazımın konusu Forever dizisi. Doktor Henry Morgan ölümsüzdür; şöyle ki, 200 sene kadar önce, 35 yaşında vurulup denize atılmasından sonra, her defasında ölüp, hayata tekrar nehirde ve 35 yaşında olarak gelmektedir.
Çok iyi puanlara ve tek bir kötü yorum okumamama rağmen dizi 1.sezon (22 bölümden) sonra yayından kaldırılmış. İmza kampanyası başlatılmış, umarım 2. sezonu olur. Çünkü 1. sezon öyle bir yerde bitti ki devamını bilmek istiyor seyirci.
2. sezonu çekilmese bile polisiye dizilerden hoşlanıyorsanız, İngiliz aksanını seviyorsanız kaçırmayın derim. Bir çok dizinin sanki karışımı gibi olan bu diziyi eminim siz de beğeneceksiniz.
Eğer Orange is the New Black'i seyrettiyseniz, uyuşturucu satıcısı Vee'yi burada önemli bir rolde izleyeceksiniz. Ayrıca sizde benim gibi Fringe fanatiği iseniz Walter Bishop'u son bölümde görünce sevinebilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.
Bu yazımın konusu Forever dizisi. Doktor Henry Morgan ölümsüzdür; şöyle ki, 200 sene kadar önce, 35 yaşında vurulup denize atılmasından sonra, her defasında ölüp, hayata tekrar nehirde ve 35 yaşında olarak gelmektedir.
Çok iyi puanlara ve tek bir kötü yorum okumamama rağmen dizi 1.sezon (22 bölümden) sonra yayından kaldırılmış. İmza kampanyası başlatılmış, umarım 2. sezonu olur. Çünkü 1. sezon öyle bir yerde bitti ki devamını bilmek istiyor seyirci.
2. sezonu çekilmese bile polisiye dizilerden hoşlanıyorsanız, İngiliz aksanını seviyorsanız kaçırmayın derim. Bir çok dizinin sanki karışımı gibi olan bu diziyi eminim siz de beğeneceksiniz.
Eğer Orange is the New Black'i seyrettiyseniz, uyuşturucu satıcısı Vee'yi burada önemli bir rolde izleyeceksiniz. Ayrıca sizde benim gibi Fringe fanatiği iseniz Walter Bishop'u son bölümde görünce sevinebilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.
12 Ağustos 2015 Çarşamba
Kitap- Yol, Metin Hara
Herkese merhaba
Kimi kitaplar vardır, okuduktan sonra kitaplığa koyamazsınız, başucu kitabı olarak yerini alır. Metin Hara'nın Yol kitabı da bir başucu kitabı.
Bir kişisel gelişim kitabı Yol, ama emek vermeniz gereken bir kişisel gelişim kitabı. Şöyle ki kitapta bahsedilen bazı egzersizleri her gün yapmak gerekiyor. Açıkça söylemek gerekirse ben de yapamıyorum Ama zor anlarımda bir kurtarıcı oluyor. Ne mi yapıyorum?
Sufi nefesi...
Kitaptaki bütün tekniklerinden bahsedemeyeceğim için, ilk adım olan Sufi nefesini sizlere anlatmak istiyorum. bunu her an, her şekilde yapabilirsiniz. Nefes alırken içinizden 4'e kadar, verirken ise 8'e kadar sayıyorsunuz. Hepsi bu!
Çok paniklediğim, rahatsız olduğum, kızgın öfkeli olduğumda, moralimin bozuk olduğu, uyuyamadığım zamanlarda hep bu Sufi Nefesini alıyorum ve gerçekten işe yarıyor!
Kitapta anlatılanlar aslında "iyi niyet, iyi akıbet" mantığına dayanıyor. Benim çok işime yarayan bir düşünce olduğu için, sizlere de faydası olur umuduyla paylaşmak istedim.
Başka bir yazıda görüşmek üzere. Hoşça kalın.
Kimi kitaplar vardır, okuduktan sonra kitaplığa koyamazsınız, başucu kitabı olarak yerini alır. Metin Hara'nın Yol kitabı da bir başucu kitabı.
metin hara- yol |
Bir kişisel gelişim kitabı Yol, ama emek vermeniz gereken bir kişisel gelişim kitabı. Şöyle ki kitapta bahsedilen bazı egzersizleri her gün yapmak gerekiyor. Açıkça söylemek gerekirse ben de yapamıyorum Ama zor anlarımda bir kurtarıcı oluyor. Ne mi yapıyorum?
Sufi nefesi...
Kitaptaki bütün tekniklerinden bahsedemeyeceğim için, ilk adım olan Sufi nefesini sizlere anlatmak istiyorum. bunu her an, her şekilde yapabilirsiniz. Nefes alırken içinizden 4'e kadar, verirken ise 8'e kadar sayıyorsunuz. Hepsi bu!
Çok paniklediğim, rahatsız olduğum, kızgın öfkeli olduğumda, moralimin bozuk olduğu, uyuyamadığım zamanlarda hep bu Sufi Nefesini alıyorum ve gerçekten işe yarıyor!
Kitapta anlatılanlar aslında "iyi niyet, iyi akıbet" mantığına dayanıyor. Benim çok işime yarayan bir düşünce olduğu için, sizlere de faydası olur umuduyla paylaşmak istedim.
Başka bir yazıda görüşmek üzere. Hoşça kalın.
9 Ağustos 2015 Pazar
Film-Kayıp Kız
Herkese merhaba
1 ay kadar önce vizyona giren, David Fincher'ın son film "Kayıp Kız" dan bahsetmek istiyorum bu yazımda.
Amy ve Nick 5. evlilik yıl dönümlerini kutlayacakken, Amy o sabah kaybolur ve bütün deliller eşinin onu öldürdüğünü gösterir.
Film tam bir gerilim filmi, yönetmen seyircisini bu konuda hiç üzmemiş. Benim için filmin çok gereksiz uzatılmış yerleri vardı. Sıkıldığımı söyleyebilirim. Aslında neler olduğu 2. bölümün ilk dakikalarında ortaya çıkıyor. Kitabını okumadığım için, filmin geneli ilginç geldi.
Gerilim filmi seviyorsanız tavsiye ederim.
1 ay kadar önce vizyona giren, David Fincher'ın son film "Kayıp Kız" dan bahsetmek istiyorum bu yazımda.
Amy ve Nick 5. evlilik yıl dönümlerini kutlayacakken, Amy o sabah kaybolur ve bütün deliller eşinin onu öldürdüğünü gösterir.
Film tam bir gerilim filmi, yönetmen seyircisini bu konuda hiç üzmemiş. Benim için filmin çok gereksiz uzatılmış yerleri vardı. Sıkıldığımı söyleyebilirim. Aslında neler olduğu 2. bölümün ilk dakikalarında ortaya çıkıyor. Kitabını okumadığım için, filmin geneli ilginç geldi.
Gerilim filmi seviyorsanız tavsiye ederim.
Film Tavsiyesi-Unutursam Fısılda
Herkese merhaba
Çağan Irmak'ı özellikle biz kızlar çok seviyoruz. Bugünkü film tavsiyem de Çağan Irmak'ın son filmi Unutursam Fısılda.
Filmin konusu kısaca şöyle: Ayperi gençlik yıllarında Tarık ile her zaman hayallerini kurduğu şarkıcı olmak için kaçar. Bir yaştan sonra her şeyini kaybettikten sonra doğduğu kasabaya tekrar geri döner. Burada eskiyle yüzleşir...
Hümeyra, Işıl Yücesoy, Zeynep Abdullah, Mehmet Günsür, Kerem Bürsin'in oyunculukları muhteşemdi. Zeynep Abdullah eski zaman hikayelerinde gerçekten bir harika.
Yine aşk konusu çok güzel işlenmiş filimde ama asıl konu aşk değil, hayat... O yüzden aşk filmi diye gitmeyin. Belki de bu yüzden bu film hakkettiğinden daha düşük puan almış izleyici tarafından.
Filmin belli bir yerinden sonra göz yaşlarım hiç dinmedi ve çok beğendim. Bittikten sonra da değişik bir rahatlama kaplıyor insanın içini. Çağan Irmak yine kalbimize işlemeyi çok iyi biliyor...
İzleyenlere iyi seyirler...
Çağan Irmak'ı özellikle biz kızlar çok seviyoruz. Bugünkü film tavsiyem de Çağan Irmak'ın son filmi Unutursam Fısılda.
Filmin konusu kısaca şöyle: Ayperi gençlik yıllarında Tarık ile her zaman hayallerini kurduğu şarkıcı olmak için kaçar. Bir yaştan sonra her şeyini kaybettikten sonra doğduğu kasabaya tekrar geri döner. Burada eskiyle yüzleşir...
Hümeyra, Işıl Yücesoy, Zeynep Abdullah, Mehmet Günsür, Kerem Bürsin'in oyunculukları muhteşemdi. Zeynep Abdullah eski zaman hikayelerinde gerçekten bir harika.
Yine aşk konusu çok güzel işlenmiş filimde ama asıl konu aşk değil, hayat... O yüzden aşk filmi diye gitmeyin. Belki de bu yüzden bu film hakkettiğinden daha düşük puan almış izleyici tarafından.
Filmin belli bir yerinden sonra göz yaşlarım hiç dinmedi ve çok beğendim. Bittikten sonra da değişik bir rahatlama kaplıyor insanın içini. Çağan Irmak yine kalbimize işlemeyi çok iyi biliyor...
İzleyenlere iyi seyirler...
Film- Pek Yakında
Herkese tekrar merhaba
Haftasonunu güzel geçirmek isteyenler için çok güzel bir film tavsiyem var bugün. Pek Yakında, Cem Yılmaz'ın son filmi. Bütün film boyunca kahkahalarla gülebileceğiniz, sonlarına doğru duygusal harika bir film.
Bir çok ünlünün Cem Yılmaza eşlik ettiği filmin konusu ise; Zafer korsan DVD'cilik yapan ve bu işleri bırakan biri. Doğru dürüst bir işi olmadığı için eşi ondan ayrılmak istiyor ve karısının ona geri dönmesi için bir film çekiyor. Çok fazla ayrıntı vermek istemiyorum. Seyrederseniz pişman olmazsınız. Bir de kediye aşık oldum, söylemeden geçemeyeceğim.
Fragmanını izlemek isteyenler:
Haftasonunu güzel geçirmek isteyenler için çok güzel bir film tavsiyem var bugün. Pek Yakında, Cem Yılmaz'ın son filmi. Bütün film boyunca kahkahalarla gülebileceğiniz, sonlarına doğru duygusal harika bir film.
Bir çok ünlünün Cem Yılmaza eşlik ettiği filmin konusu ise; Zafer korsan DVD'cilik yapan ve bu işleri bırakan biri. Doğru dürüst bir işi olmadığı için eşi ondan ayrılmak istiyor ve karısının ona geri dönmesi için bir film çekiyor. Çok fazla ayrıntı vermek istemiyorum. Seyrederseniz pişman olmazsınız. Bir de kediye aşık oldum, söylemeden geçemeyeceğim.
Fragmanını izlemek isteyenler:
5 Ağustos 2015 Çarşamba
Dizi- Breaking Bad
Herkese merhaba
Daha önce Orange is the New Black ve Once Upon a Time dizilerini sizler için kendimce yorumlamıştım. Belki izlemeyenler vardır diye, bu yazımda sizlere en sevdiğim dizi olan Breaking Bad'i anlatmak istiyorum.
Konusu şöyle: Walter White 50 yaşında bir lise kimya öğretmenidir. Bir gün kanser olduğunu ve çok az zamanı kaldığını öğrenir. Bu yaşına kadar, doğru düzgün bir vatandaş olarak çalışan, kıt kanaat geçindiği için ek iş olarak araba yıkayan Walter, bu işleri çok iyi bilen, eski öğrencisi Jesse Pinkman ile beraber uyuşturucu işine girerler.
Walter, kimyayı çok iyi bildiği için, çok saf metamfetamin yaparken, Jessie'de çevresi olduğu için kolaylıkla satmaktadır. Kendine Heisenberg diyen Walter ve yardımcısının başları bir çok derde girerken, bir yandan da kısa bir sürede marka haline gelmişlerdir. Bu marka onları uyuşturucu imparatorluğuna kadar götürmüştür.
Bir çok ödül alan bu muhteşem dizi, 5 sezon sürmüş olup, kesinlikle kabak tadı vermeden sonlanmıştır. Özellikle "I'm not in danger I'm the danger" gibi müthiş replikler kazandıran bu diziyi mutlaka seyretmenizi tavsiye ederim.
Daha önce Orange is the New Black ve Once Upon a Time dizilerini sizler için kendimce yorumlamıştım. Belki izlemeyenler vardır diye, bu yazımda sizlere en sevdiğim dizi olan Breaking Bad'i anlatmak istiyorum.
Konusu şöyle: Walter White 50 yaşında bir lise kimya öğretmenidir. Bir gün kanser olduğunu ve çok az zamanı kaldığını öğrenir. Bu yaşına kadar, doğru düzgün bir vatandaş olarak çalışan, kıt kanaat geçindiği için ek iş olarak araba yıkayan Walter, bu işleri çok iyi bilen, eski öğrencisi Jesse Pinkman ile beraber uyuşturucu işine girerler.
Walter, kimyayı çok iyi bildiği için, çok saf metamfetamin yaparken, Jessie'de çevresi olduğu için kolaylıkla satmaktadır. Kendine Heisenberg diyen Walter ve yardımcısının başları bir çok derde girerken, bir yandan da kısa bir sürede marka haline gelmişlerdir. Bu marka onları uyuşturucu imparatorluğuna kadar götürmüştür.
Bir çok ödül alan bu muhteşem dizi, 5 sezon sürmüş olup, kesinlikle kabak tadı vermeden sonlanmıştır. Özellikle "I'm not in danger I'm the danger" gibi müthiş replikler kazandıran bu diziyi mutlaka seyretmenizi tavsiye ederim.
Dizi- Arrow
Herkese merhaba
Bu yazımın konuğu Arrow. Şimdiye kadar 3 sezon çekilen Arrow, 4. sezon için de kanalla anlaşmış.
Konusu ise, Oliver Queen, çok zengin bir ailenin oğludur. Babasıyla bir seyahate çıkarlar, tekneleri batar ve bir adaya çıkarak sadece Oliver kurtulur. Babası ölürken, aralarında bir konuşma geçer ve bundan sonraki hayatını şehrini kurtarmaya adar. Eski züppe Oliver gider, süper kahraman Arrow gelir.
Özellikle ilk sezon mükemmel bir diziydi. daha sonra ise herkes Oliver'ın sırrını teker teker öğrenmeye başladı ve çevresindeki herkes süper kahraman olmaya başladı. Sırrını kimse bilmiyorken çok daha güzeldi. Ama sonlara doğru tekrar açıldı dizi.
Dizinin tek kötü tarafı aşırı karanlık oluşu. Gözlerimi çok yorduğunu hissediyorum. Bir de bütün kötü olaylar sanki bu şehirde oluyor ve Amerika'dan çok uzakta. Başka hiç bir şehir, eyalet yardıma gelemiyor. Arrow olmasa vay haline.
Fantastik, macera ve suç dizilerini seviyorsanız, Arrow'a bir şans verin.
Bu yazımın konuğu Arrow. Şimdiye kadar 3 sezon çekilen Arrow, 4. sezon için de kanalla anlaşmış.
Konusu ise, Oliver Queen, çok zengin bir ailenin oğludur. Babasıyla bir seyahate çıkarlar, tekneleri batar ve bir adaya çıkarak sadece Oliver kurtulur. Babası ölürken, aralarında bir konuşma geçer ve bundan sonraki hayatını şehrini kurtarmaya adar. Eski züppe Oliver gider, süper kahraman Arrow gelir.
Özellikle ilk sezon mükemmel bir diziydi. daha sonra ise herkes Oliver'ın sırrını teker teker öğrenmeye başladı ve çevresindeki herkes süper kahraman olmaya başladı. Sırrını kimse bilmiyorken çok daha güzeldi. Ama sonlara doğru tekrar açıldı dizi.
Dizinin tek kötü tarafı aşırı karanlık oluşu. Gözlerimi çok yorduğunu hissediyorum. Bir de bütün kötü olaylar sanki bu şehirde oluyor ve Amerika'dan çok uzakta. Başka hiç bir şehir, eyalet yardıma gelemiyor. Arrow olmasa vay haline.
Fantastik, macera ve suç dizilerini seviyorsanız, Arrow'a bir şans verin.
Kitap- Beyoğlu'nun En Güzel Abisi, Ahmet Ümit
Herkese merhaba
Yine uzun zamandır kitap yorumu yazmadığımı fark ettim ve en son bitirdiğim kitabı sizlere yorumlamak istedim.
Okuduğum ilk Ahmet Ümit kitabı oldu, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi.
Konusu kısa şöyle: Yılbaşı akşamı Tarlabaşı' nda bir cinayet işlenir. Kitap, Başkomiser Nevzat ve ekibi bu olayı araştırırken, olaya dahil olan kişilerle birlikte başlarından geçenleri anlatıyor. Anlatımı çok akıcı, eğer oraların nasıl yerler olduğunu biliyorsanız, çok rahatlıkla kafanızda canlandırabilirsiniz. Ancak bazı yerlerdeki tasvirler, zincirleme isim tamlamaları gereksiz uzun ve sıkıcı olmuş.
Özellikle gezi olaylarından sonra, ağaçlarla konuşan Memo ve onu bulan Nazlı Hanım'ın hikayesi beni çok etkiledi. Bir de Nevzat Bey'in tuhaf yazar olan komşusunun son andaki jesti. Fazla bir şey söylemek istemiyorum ki siz de okurken zevkle okuyun.
Kitabın sonuna doğru katili doğru tahmin ettim. Güzel bir ipucu vermişti yazar.
Sanıyorum diğer kitaplarında da Başkomiser Nevzat ve ekibi varmış. Mutlaka alıp okumak isterim. Bir de sanıyorum kitabı okuyan herkes benim gibi düşünmüştür, bunun filmi çekilmeli!
Başka bir yazıda görüşmek üzere.
Yine uzun zamandır kitap yorumu yazmadığımı fark ettim ve en son bitirdiğim kitabı sizlere yorumlamak istedim.
Okuduğum ilk Ahmet Ümit kitabı oldu, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi.
ahmet ümit-beyoğlunun en güzel abisi |
Konusu kısa şöyle: Yılbaşı akşamı Tarlabaşı' nda bir cinayet işlenir. Kitap, Başkomiser Nevzat ve ekibi bu olayı araştırırken, olaya dahil olan kişilerle birlikte başlarından geçenleri anlatıyor. Anlatımı çok akıcı, eğer oraların nasıl yerler olduğunu biliyorsanız, çok rahatlıkla kafanızda canlandırabilirsiniz. Ancak bazı yerlerdeki tasvirler, zincirleme isim tamlamaları gereksiz uzun ve sıkıcı olmuş.
Özellikle gezi olaylarından sonra, ağaçlarla konuşan Memo ve onu bulan Nazlı Hanım'ın hikayesi beni çok etkiledi. Bir de Nevzat Bey'in tuhaf yazar olan komşusunun son andaki jesti. Fazla bir şey söylemek istemiyorum ki siz de okurken zevkle okuyun.
Kitabın sonuna doğru katili doğru tahmin ettim. Güzel bir ipucu vermişti yazar.
Sanıyorum diğer kitaplarında da Başkomiser Nevzat ve ekibi varmış. Mutlaka alıp okumak isterim. Bir de sanıyorum kitabı okuyan herkes benim gibi düşünmüştür, bunun filmi çekilmeli!
Başka bir yazıda görüşmek üzere.
23 Temmuz 2015 Perşembe
Dizi- Orange is the New Black
Herkese merhaba
Bu yazımın konuğu, iki haftadır aralıksız seyrettiğim dizi olan Orange is the New Black. Sevgili Aycan'ın şu yazısını okuduktan sonra seyretmeye karar verdim. İyi ki de seyretmişim.
Kısaca konusu şöyle: Piper Chapman 10 sene önce uyuşturucu işine girmiştir, o zaman hem iş yaptığı hem de sevgilisi olan kadının ismini vermesi yüzünden hapse düşmüştür. Piper'ın oraya alışmaya çalışırken, başından geçenleri anlatan bir dram dizisi.
Dizi bir hapishane dizisi ama bütün oyuncuların hayatları eskiye dönüp (flashbackler yapılarak) anlatılarak, renklendirilmiş. Oyuncular gerçekten çok doğallar. bu da çok sevdiğim bir tarafı oldu. aynı şekilde bir Türk dizisi olsa, bütün mahkümların saçları fönlü olur diye düşünüyorum.
Başrol oyuncusu Piper ama yan karakterler de harika. Özellikle Red, Crazy Eyes ve Taystee'yi Piper'dan çok daha başarılı bulduğumu söylemeliyim. Ayrıca dizideki uyuşturucu patronu bir Türk. Hem de ismi Kübra Balık. İlk duyduğumda çok gülmüştüm.
Özellikle 1. sezon olmak üzere ilk 2 sezon çok güzeldi. 3. sezonda biraz sıkıldığımı söylemem gerek. mesela Norma'nın mesihlik olayını o kadar çok uzatmışlar ki, izlerken kabak tadı verdi. Özellikle günümüzde bir çok dizi yayından kaldırılırken, yapımcıların çok daha dikkatli olması gerek diye düşünüyorum. Bu sezonu da "sex sells" mantığıyla atlattılar gibi geldi. Uyarı yapmak istiyorum, çok fazla uygunsuz sahne var.
Sizler bu dizi hakkında neler düşünüyorsunuz? İzlememi tavsiye edeceğiniz diziler var mı?
Bu yazımın konuğu, iki haftadır aralıksız seyrettiğim dizi olan Orange is the New Black. Sevgili Aycan'ın şu yazısını okuduktan sonra seyretmeye karar verdim. İyi ki de seyretmişim.
Kısaca konusu şöyle: Piper Chapman 10 sene önce uyuşturucu işine girmiştir, o zaman hem iş yaptığı hem de sevgilisi olan kadının ismini vermesi yüzünden hapse düşmüştür. Piper'ın oraya alışmaya çalışırken, başından geçenleri anlatan bir dram dizisi.
Dizi bir hapishane dizisi ama bütün oyuncuların hayatları eskiye dönüp (flashbackler yapılarak) anlatılarak, renklendirilmiş. Oyuncular gerçekten çok doğallar. bu da çok sevdiğim bir tarafı oldu. aynı şekilde bir Türk dizisi olsa, bütün mahkümların saçları fönlü olur diye düşünüyorum.
Başrol oyuncusu Piper ama yan karakterler de harika. Özellikle Red, Crazy Eyes ve Taystee'yi Piper'dan çok daha başarılı bulduğumu söylemeliyim. Ayrıca dizideki uyuşturucu patronu bir Türk. Hem de ismi Kübra Balık. İlk duyduğumda çok gülmüştüm.
Özellikle 1. sezon olmak üzere ilk 2 sezon çok güzeldi. 3. sezonda biraz sıkıldığımı söylemem gerek. mesela Norma'nın mesihlik olayını o kadar çok uzatmışlar ki, izlerken kabak tadı verdi. Özellikle günümüzde bir çok dizi yayından kaldırılırken, yapımcıların çok daha dikkatli olması gerek diye düşünüyorum. Bu sezonu da "sex sells" mantığıyla atlattılar gibi geldi. Uyarı yapmak istiyorum, çok fazla uygunsuz sahne var.
Sizler bu dizi hakkında neler düşünüyorsunuz? İzlememi tavsiye edeceğiniz diziler var mı?
18 Haziran 2015 Perşembe
Dizi- Once Upon a Time
Herkese merhaba
Film, tiyatro, kitap tavsiyesi yaptığımı ama dizi tavsiyesi hiç yapmadığımı fark ettim. Her gün dizi izleyen biri olarak, sevdiğim dizileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu yazımın konuğu şu sıralar izlediğim dizi olan Once Upon a Time.
Türkçesi "Bir Varmış, Bir Yokmuş" olan dizinin konusu şu şekilde:
Emma 28 yaşında genç bir kadın, hemen doğurduktan sonra terkettiği oğlu Henry, 10 sene sonra onu buluyor ve yaşadığı yere götürüyor. İsmi Storybrooke olan bu kasabada, bizim çocukluktan beri bildiğimiz masal kahramanları yaşamakta. Kötü kalpli kraliçenin laneti sonucunda bu masal kahramanları aslında kim olduklarını bilmiyorlar.
Henry bir şekilde Emma'ya kim olduğunu anlatmaya çalışıyor ve bu laneti bozmak için Emma'dan yardım istiyor. Çünkü Emma, Pamuk Prenses ve Yakışıklı Prensin kızları ve bu lanetten korunmak için doğduğu gibi Büyülü Orman'dan bizim dünyamıza gönderilmiş kişi.
Küçükken masalları çok sevdiğim için, çok ilginç geldi bu dizi. Her bölümde farklı bir masal karakterinin anlatılması çok güzel olmuş. Ayrıca masal karakterilerini birbirleriyle çok güzel uydurmuşlar. 2.sezonun 20. bölümündeyim. Sanırım 5 sezon olacakmış.
Sevgili Aycan'ın şu postunu okuyunca kesinlikle izlemeliyim dediğim bir dizi oldu. Karakterlerin eğlenceli yorumlarını okumak isterseniz, Aycan'ın sayfasını mutlaka ziyaret edin. Hepinize tavsiye ederim.
Film, tiyatro, kitap tavsiyesi yaptığımı ama dizi tavsiyesi hiç yapmadığımı fark ettim. Her gün dizi izleyen biri olarak, sevdiğim dizileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu yazımın konuğu şu sıralar izlediğim dizi olan Once Upon a Time.
Türkçesi "Bir Varmış, Bir Yokmuş" olan dizinin konusu şu şekilde:
Emma 28 yaşında genç bir kadın, hemen doğurduktan sonra terkettiği oğlu Henry, 10 sene sonra onu buluyor ve yaşadığı yere götürüyor. İsmi Storybrooke olan bu kasabada, bizim çocukluktan beri bildiğimiz masal kahramanları yaşamakta. Kötü kalpli kraliçenin laneti sonucunda bu masal kahramanları aslında kim olduklarını bilmiyorlar.
Henry bir şekilde Emma'ya kim olduğunu anlatmaya çalışıyor ve bu laneti bozmak için Emma'dan yardım istiyor. Çünkü Emma, Pamuk Prenses ve Yakışıklı Prensin kızları ve bu lanetten korunmak için doğduğu gibi Büyülü Orman'dan bizim dünyamıza gönderilmiş kişi.
Küçükken masalları çok sevdiğim için, çok ilginç geldi bu dizi. Her bölümde farklı bir masal karakterinin anlatılması çok güzel olmuş. Ayrıca masal karakterilerini birbirleriyle çok güzel uydurmuşlar. 2.sezonun 20. bölümündeyim. Sanırım 5 sezon olacakmış.
Sevgili Aycan'ın şu postunu okuyunca kesinlikle izlemeliyim dediğim bir dizi oldu. Karakterlerin eğlenceli yorumlarını okumak isterseniz, Aycan'ın sayfasını mutlaka ziyaret edin. Hepinize tavsiye ederim.
3 Haziran 2015 Çarşamba
Konser- Igudesman & Joo" Big Nightmare Music"
Herkese merhaba
Geçen hafta, dünyanın en eğlenceli klasik müzik sanatçıları İzmir'deydi.
Eşim sayesinde keşfettiğim bu müzisyenlerin konserine gitmeyi gerçekten çok istemiştim. Konser, Fuardaki açık havada olacaktı ve geçen hafta İzmir'de sürekli yağış olduğu için son ana kadar biletimizi alamamıştık. Konserin olacağı gün, meteoroloji ile irtibata geçtik ve akşamın yağışlı olacağını öğrendik. Konser yerini aradığımızda Adnan Saygun Kültür merkezinde olacağını ve 2 seans şeklinde olacağını, gittiğimizde bilet alabileceğimizi öğrendik.
Saat 19:00 seansına bir şekilde yetiştik ve herkes oturmadan yer veremeyeceklerini söylediler. Çünkü fuardaki Açık hava çok büyük, Adnan Saygun kültür merkezi küçük olduğu için numaralandırılmış yerler birbirine karışmış. Neyse ki bir şekilde biletimizi alabildik. Yerimiz gerçekten çok güzeldi. yaptıkları mimikleri çok net bir şekilde görebiliyorduk. Eğer Fuar olarak kalsaydı, sanıyorum ki bu kadar zevkli olmazdı bizim için.
Normalde klasik müzik dinleyen bir insan değilim, ama konser muhteşemdi! İzmirli Olten Filarmoni Orkestrasıyla birlikte Igudesman ve Joo'nun performansları harikaydı. İlk parçada Igudesman Mozart çalarken, Joo James Bond'un müziğini aynı anda çalmaya başladı ve biz seyirciler için unutulmaz dakikalar başladı.
Anlatılmaz dinlenir diyorum :)
Yaklaşık 1.5 saat süren konserin tadı damağımızda kaldı. Hem çok güldük hem de muhteşem bir konser dinledik. Eğer şehrinize gelirlerse mutlaka gidin.
Diğer videolara şuradan ulaşabilirsiniz.
Geçen hafta, dünyanın en eğlenceli klasik müzik sanatçıları İzmir'deydi.
Eşim sayesinde keşfettiğim bu müzisyenlerin konserine gitmeyi gerçekten çok istemiştim. Konser, Fuardaki açık havada olacaktı ve geçen hafta İzmir'de sürekli yağış olduğu için son ana kadar biletimizi alamamıştık. Konserin olacağı gün, meteoroloji ile irtibata geçtik ve akşamın yağışlı olacağını öğrendik. Konser yerini aradığımızda Adnan Saygun Kültür merkezinde olacağını ve 2 seans şeklinde olacağını, gittiğimizde bilet alabileceğimizi öğrendik.
Saat 19:00 seansına bir şekilde yetiştik ve herkes oturmadan yer veremeyeceklerini söylediler. Çünkü fuardaki Açık hava çok büyük, Adnan Saygun kültür merkezi küçük olduğu için numaralandırılmış yerler birbirine karışmış. Neyse ki bir şekilde biletimizi alabildik. Yerimiz gerçekten çok güzeldi. yaptıkları mimikleri çok net bir şekilde görebiliyorduk. Eğer Fuar olarak kalsaydı, sanıyorum ki bu kadar zevkli olmazdı bizim için.
Normalde klasik müzik dinleyen bir insan değilim, ama konser muhteşemdi! İzmirli Olten Filarmoni Orkestrasıyla birlikte Igudesman ve Joo'nun performansları harikaydı. İlk parçada Igudesman Mozart çalarken, Joo James Bond'un müziğini aynı anda çalmaya başladı ve biz seyirciler için unutulmaz dakikalar başladı.
Anlatılmaz dinlenir diyorum :)
Diğer videolara şuradan ulaşabilirsiniz.
18 Mayıs 2015 Pazartesi
Tyatro- Kibarlık Budalası
Herkese merhaba
Haldun Dormen gibi bir usta İzmir'e gelince, oyununa gitmemek olmazdı. 14 Mayıs'ta Bostanlı Açık Hava Tiyatrosunda Moliere'nin ünlü eseri olan Kibarlık Budalasını izlemeye gittik.
Konusu : Mösyö Jourdain zengin ama görgüsüz bir adamdır. Asilzade olmak için dersler alır, hiç bir masraftan kaçınmaz ve kızını bir asilzade ile evlendirmek ister.
Daha detaylı bilgi için Tiyatro Kedi'nin internet sitesinden bakabilirsiniz.
Tiyatro bilgim hiç olmadığı için oyun hakkında laf etmek hiç haddim değil. Ama 87 yaşındaki usta oyuncu Haldun Dormen'i ve Göksel Kortay'ı izlemek paha biçilemezdi.
Geçen sene aynı tiyartoda Mehşeri Cümbüş isimli oyuna gitmiştik. (yazısı için tık) Tiyatro'da hiç bir iyileştirme çalışması yapılmamış. Karşıyaka'ya hiç yakışmayan bir sahne. Koltuk araları çok dar, ve gerçekten çok rahatsız, havalandırma çok kötü. Umarım bir an önce değişir, çünkü orada tiyatro seyretmek bir işkence.
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.
Haldun Dormen gibi bir usta İzmir'e gelince, oyununa gitmemek olmazdı. 14 Mayıs'ta Bostanlı Açık Hava Tiyatrosunda Moliere'nin ünlü eseri olan Kibarlık Budalasını izlemeye gittik.
Konusu : Mösyö Jourdain zengin ama görgüsüz bir adamdır. Asilzade olmak için dersler alır, hiç bir masraftan kaçınmaz ve kızını bir asilzade ile evlendirmek ister.
Daha detaylı bilgi için Tiyatro Kedi'nin internet sitesinden bakabilirsiniz.
Tiyatro bilgim hiç olmadığı için oyun hakkında laf etmek hiç haddim değil. Ama 87 yaşındaki usta oyuncu Haldun Dormen'i ve Göksel Kortay'ı izlemek paha biçilemezdi.
Geçen sene aynı tiyartoda Mehşeri Cümbüş isimli oyuna gitmiştik. (yazısı için tık) Tiyatro'da hiç bir iyileştirme çalışması yapılmamış. Karşıyaka'ya hiç yakışmayan bir sahne. Koltuk araları çok dar, ve gerçekten çok rahatsız, havalandırma çok kötü. Umarım bir an önce değişir, çünkü orada tiyatro seyretmek bir işkence.
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.
10 Nisan 2015 Cuma
Kocan kadar Konuş film ve kitap yorumlarım
Herkese merhaba
Şu sıralar çok popüler olan bir Kitap ve filmi bu Yazımın konuğu.
Konuyu artık herkes ezbere biliyor, 30 yaşındaki Efsun süsüne püsüne önem vermeyen, ailesi tarafından evlilik baskısına maruz kalan bir kız. Lise aşkı Sinan'la karşılaşıyor ve çevresindekilerin verdiği taktikler yüzünden elinden kaçırıyor.
Öncelikle söylemeliyim kitabını okuduğum bir şeyin filmini çok yetersiz bulurdum ve beğenmezdim. Ama bu kitabı bire bir yansıtabilmiş. Ezgi Mola' da gerçekten rolünün hakkını vermiş. Kahkahalarla gülmekten gözümden yaş geldi.
Carrie Bradshaw'a da bağladığıma göre :) keyifli vakit geçirmek istiyorsanız bu filme gitmenizi tavsiye ederim.
Şu sıralar çok popüler olan bir Kitap ve filmi bu Yazımın konuğu.
Konuyu artık herkes ezbere biliyor, 30 yaşındaki Efsun süsüne püsüne önem vermeyen, ailesi tarafından evlilik baskısına maruz kalan bir kız. Lise aşkı Sinan'la karşılaşıyor ve çevresindekilerin verdiği taktikler yüzünden elinden kaçırıyor.
Öncelikle söylemeliyim kitabını okuduğum bir şeyin filmini çok yetersiz bulurdum ve beğenmezdim. Ama bu kitabı bire bir yansıtabilmiş. Ezgi Mola' da gerçekten rolünün hakkını vermiş. Kahkahalarla gülmekten gözümden yaş geldi.
Ben de 30 yaşımdan sonra evlendiğim için, çok eğlendim hem okurken hem de izlerken. Neyseki benim ailem de bu tip baskılar ve Bizans oyunları olmadı. Kitabı okuyanlar veya filmi izleyenler "Bizans oyunlarından" neyi kasteddiğimi anlayacaklardır. Bazen ilişkiyi kötüleştikten maalesef kız tarafının çevresinin çok bilmişlikleri oluyor. Kesinlikle oyunların tuttuğu durumlar da var ama gerçekten karşınızdaki "o" ise bunlara gerek kalmayacaktır. Evlilik zor ve bu oyunlar çok sürmez.
Carrie Bradshaw'a da bağladığıma göre :) keyifli vakit geçirmek istiyorsanız bu filme gitmenizi tavsiye ederim.
Filme gitmeden önce 2. Kitabını da aldım. Umarım o da böyle zevklidir.
Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.
1 Nisan 2015 Çarşamba
Fim tavsiyesi: 8 saniye
Herkese merhaba
Bu yazımda sizlere çok güzel bir filmden bahsetmek istiyorum. İlk vizyona girdiği gibi gitmiştik, biraz yazmak için geç kalmış olabilirim.
Filmin konusu kısaca Esra Almanya'da doğup büyümüş, "sıradışı" rüyalar gören genç bir kız. Erkek egemen toplumda, kendince bir başkaldırısı var. Rüyalarının gerçeğe dönüşmesi onu çok korkuturken, yine kendi içinde çıkış yolunu buluyor.
13 Kasım 2014 Perşembe
Tiyatro Tavsiyesi-Masal Müfettişi
Herkese merhaba
Tiyatroya gitmeyi çok severim. Hele usta oyuncuların sahne aldığı bir oyunsa sevinçten dakika sayarım.
Dün akşam Karşıyaka Opera Binasında Ferhan Şensoy'un Masal Müfettişi oyununa gittik.
Oturduğu altın klozetten, her istediğini yapmak kaydıyla ülkeyi yöneten bir kralın hikayesini konu ediyor. Bir de masallara bile müdahale eden bir müfettiş.
1. perdeyi beğenmedim, ama 2. perde muh-te-şem!
Kara mizah sevenlerin kaçırmaması gereken bir oyun.
Tiyatroya gitmeyi çok severim. Hele usta oyuncuların sahne aldığı bir oyunsa sevinçten dakika sayarım.
Dün akşam Karşıyaka Opera Binasında Ferhan Şensoy'un Masal Müfettişi oyununa gittik.
Oturduğu altın klozetten, her istediğini yapmak kaydıyla ülkeyi yöneten bir kralın hikayesini konu ediyor. Bir de masallara bile müdahale eden bir müfettiş.
1. perdeyi beğenmedim, ama 2. perde muh-te-şem!
16 Eylül 2014 Salı
Yeni Bir Agatha Christie Doğuyor!
Ölümsüz yazar Agatha Christie’nin sıra dışı kahramanı Hercule Poirot, Sophie Hannah kalemi ile yeniden hayat buldu!
Agatha Christie Vakfı’nın onayıyla Sophie Hannah tarafından kaleme alınan Monogram Cinayetleri’nde, okuru en az Agatha kurguları kadar sağlam ve esrarengiz bir cinayet vakası bekliyor.
“Sophie Hannah’nın büyükannemin eserlerine duyduğu büyük hayranlık öylesine güçlü ki, kurguladığı bu eseri okuyunca, yeni bir Christie’nin doğması gerektiğine karar verdik.”
MATHEW PRICHARD, Agatha Christie’nin torunu ve Agatha Christie Vakıf Başkanı
MATHEW PRICHARD, Agatha Christie’nin torunu ve Agatha Christie Vakıf Başkanı
Cinayete kurban gideceğini söyleyen genç bir kadın, Londra’nın sakin restoranlarından birinde masasında siparişini bekleyen Hercule Poirot’nun akşam yemeğini berbat eder. Korkudan adeta deliye dönmüş olan kadın, katilini bulup “cezalandırmaması” için dedektife yalvarır. Söylediğine göre, adalet kendisi öldükten sonra zaten yerine gelmiş olacaktır.
Daha sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde Poirot, lüks Bloxham Otel’de üç kişinin cinayete kurban gittiklerini öğrenir. Üç maktulün de ağızlarında üzerinde aynı monogramın bulunduğu birer kol düğmesi bulunmuştur. Acaba bu cinayetlerin korkudan deliye dönmüş kadınla bir ilgisi var mıdır? Poirot bu garip bulmacanın parçalarını bir araya getirmeye çalışırken, katil başka bir otel odasında dördüncü cinayetini işlemeye hazırlanmaktadır.
Uluslararası büyük bir üne sahip olan yazar Sophie Hannah’nın Agatha Christie Vakfı’nın onayıyla kaleme aldığı Monogram Cinayetleri’nde, ancak Belçikalı ünlü dedektif Hercule Poirot’nun çözebileceği şeytani bir planla karşılaşacaksınız.
Agatha hayranları tarafından merakla beklenen Monogram Cinayetleri Altın Kitaplar etiketiyle tüm kitapçılarda!
YAZAR HAKKINDA
1971’de Manchester’da doğdu. 1995’te Eric Gregory Ödülü’nü aldı, aynı yıl Swansea Edebiyat Yılı çerçevesinde “Sanatın Koruyucusu” ilan edildi. Psikolojik gerilim türünde eserler kaleme alan ve romanları 27 dile çevrilen Sophie Hannah’nın ilk romanı Little Face sadece İngiltere’de 200.000 adet satış rakamına ulaştı. The Carrier adlı son romanı, 2013 yılında Specsavers Ulusal Kitap Ödülleri kapsamında verilen Yılın En İyi Gerilim Romanı Ödülü’ne layık görülen yazarın ayrıca şiir kitapları da bulunmaktadır.
*Basın bültenidir
24 Ağustos 2014 Pazar
Kitap Önerisi: Sanık- Mark Gimenez
Herkese merhabalar
Bu yazımda sizlere en son okuduğum kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum.
Mark Gimenez, bir çok kitap eleştirmenine göre, yeni nesil John Grisham. Eğer Grisham'ın mahkeme polisiyesi türündeki romanlarını seviyorsanız bunu da seveceksiniz.
Kitap, 2 sene önce eşini ve kızını terkederek, Trey Rawlins'le kaçan Rebecca'nın aniden uyanıp, sevgilisinin ölü bedenini görüp, eski kocası Avukat Scott Fenney'i aramasıyla başlıyor. Scott, Rebecca'nın davasını araştırırken eski karısının ve Trey'in bilinmeyen yönleri su yüzüne çıkarıyor.
Yalın bir dille yazılmış olan bu kitap, gayet akıcı olarak ilerlemekte. Bazı yerlerinde fazla detaya girip, okuyucuyu biraz boğmuş.477 sayfa ama sürükleyici olduğu için kolaylıkla bitiyor.
En can alıcı yeri şüphesiz ki sonu. Okuyucuyu hiç beklenmedik bir son bekliyor. Ki ben böyle film ve kitaplara bayılırım.
Bu kişisel yorumum olacak ama, bu kitabın filmi çekilse, sanıyorum kitaptan çok daha iyi anlatabilir bu hikayeyi.
Sizin bu aralar okuyup, tavsiye edebilceğiniz kitaplar var mı?
Başka bir yazıda görüşmek üzere.
Bu yazımda sizlere en son okuduğum kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum.
Mark Gimenez, bir çok kitap eleştirmenine göre, yeni nesil John Grisham. Eğer Grisham'ın mahkeme polisiyesi türündeki romanlarını seviyorsanız bunu da seveceksiniz.
Kitap, 2 sene önce eşini ve kızını terkederek, Trey Rawlins'le kaçan Rebecca'nın aniden uyanıp, sevgilisinin ölü bedenini görüp, eski kocası Avukat Scott Fenney'i aramasıyla başlıyor. Scott, Rebecca'nın davasını araştırırken eski karısının ve Trey'in bilinmeyen yönleri su yüzüne çıkarıyor.
Yalın bir dille yazılmış olan bu kitap, gayet akıcı olarak ilerlemekte. Bazı yerlerinde fazla detaya girip, okuyucuyu biraz boğmuş.477 sayfa ama sürükleyici olduğu için kolaylıkla bitiyor.
En can alıcı yeri şüphesiz ki sonu. Okuyucuyu hiç beklenmedik bir son bekliyor. Ki ben böyle film ve kitaplara bayılırım.
Bu kişisel yorumum olacak ama, bu kitabın filmi çekilse, sanıyorum kitaptan çok daha iyi anlatabilir bu hikayeyi.
Sizin bu aralar okuyup, tavsiye edebilceğiniz kitaplar var mı?
Başka bir yazıda görüşmek üzere.
18 Ağustos 2014 Pazartesi
Lucy
Herkese merhaba
20 li yaşlarında, üniversite öğrencisi Lucy, takıldığı adamın buna kazık atması sonucu uyuşturucu mafyasının eline düşer ve kurye olarak kullanılır. Mafya uyuşturucuyu, Lucy'nin karnına saklar ve yediği dayaklar sırasında uyuşturucu vücuduna yayılır ve aksiyon başlar.
Sürekli tartışılan, "beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz", "Yüzde yüzünü kullansak bizi nasıl bir hayat bekliyor olacak", Sorularını çeşitli aksiyon sahneleriyle de zenginleştirip, kurgulayan güzel bir film olmuş.
Bu kadar da olmaz dedirten sahneleri fazla olsa da, güzel bir filmdi. Özellikle Scarlett Johansson' un performansı harikaydı.
Tavsiye ederim.
Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşçakalın!
*Görsel netten alınmıştır.
*Görsel netten alınmıştır.