30 Ekim 2015 Cuma

Burt's Bees Ayak Kremi (Coconut Foot Cream)

Herkese merhaba

Sevgili Tavsiyesever'in Dermobakım'la ortak düzenlediği çekilişten Burt's Bees markasının "en iyileri" olarak gösterilen bir paket kazanmıştım. daha önce tırnak balmını ve dudak koruyucusunu kullanıp sevdiğim bir markanın yeni ürünleri kullanmak oldukça mutlu etti beni. Kendilerine buradan bir defa daha teşekkür ederim.




İlk konuğum, paketten çıkan ayak kremi olsun istedim. 



  • Kremdense de jel kıvamında bir ürün
  • Sürerken hindistan cevizi ve mentol kokusu geliyor
  • Ayağı ferahlatıyor
  • Banyodan sonra ayağıma sürüp, çorap giyiyorum ve ayaklarım yumuşacık oluyor.


  • İçinde çok seyrek minik tanecikler var
  • %99.4 organik bir ürün ve hayvanlar üzerinde test yapmıyorlar
  • Ayakları yumuşatma etkisi her kremde olduğu gibi bir süre sonra kaybolduğu için tazelemek gerekiyor.
  • Çok sevdiğim bir ürün oldu, eğer indirimde denk gelirse alabilirim. Yoksa oldukça pahalı bir ürün.
Aranızda bu güzel kremi kullanan var mı?

Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.


29 Ekim 2015 Perşembe

Orta Avrupa Turu- Viyana 2. Gün Seegrotte, Mayerling, Tarihi Değiştiren Dedikodular

Herkese merhaba

Viyana gezimizin şurada anlattığım ilk gününden sonra, ikinci gün Seegroete ile turumuza başladık.


Seegrotte insan eliyle yapılmış yapay bir mağara. Kireç taşı çıkarılan bu mağarada, dinamit patlıyor ve yağmur suları mağaraya doluyor. Su baskını yaşandıktan sonra şimdiki halini alıyor. İçerisi yaz kış 9 derece.

 Mağarada eskiden kireç taşı çıkarmak için kullanılan yöntemler gösteriliyor ve burada ölen işçiler için küçük bir şapel bulunmakta.

Atlarla madeni yüzeye çıkarıyorlarmış ve atların gözlerini kör ediyorlarmış ki gün ışığını gördükten sonra buraya girmek istemeyeceklerinden korktukları için.

 Naziler ilk jet savaş motorunu burada yapmışlar. Tam 2000 esir Yahudi çalışmış.


 Üç Silahşörler filmi burada çekilmiş. Filmde kullanılan kayığı görebilirsiniz.
Yeraltı gölünde kayıklarla bir gezi de yapılıyor.

Viyana'nın eşsiz ormanlarından geçerek 2. durağımız olan Mayerling av Köşküne vardık. Burası tarih için çok ama çok önemli bir yer neden mi?


Avusturya Macaristan Kralı (Habsburg Hanedanı) Franz Joseph ve Sisi'nin oğlu Prens Rudolf hiç bir zaman asker olmak istememiş. Psikolojisi oldukça bozuk olan Rudolf'u Stephanie ile evlendirmişler. Babasına hiç benzemeyen Rudolf sürekli metres tutup, çapkınlıklar yaparmış. Metresleriyle rahatça hareket etmek için, Mayerling'de bulunan bu av köşkünü satın almış.

30 Ocak 1889 yılında, O zaman birlikte olduğu 17 yaşındaki  Mary Vatsera ile av köşkünde kalırken, gece kuzenleri gelmişler ve o evde kalmışlar. (iyi ki gizli) Sabah Rudolf'un ve Mary Vatsera'nın cansız bedenleri bulunmuş.


Yatak odalarının olduğu yeri şapel haline getirmişler. Sürekli bu evde 11 tane rahibe bulunuyor ve kendilerini kimseye göstermiyorlar.

                          Prenses Sthephanie & Prens Rudolf                  

Apar topar Mary Vatsera gömülmüş ve Ruslar gömü aramak için kazı yaparlarken ona rastlamışlar.

                                                         Mary Vatsera

 Sisi & Franz Joseph

Rudolf ve Mary Vatsera'nın birbirlerini çok sevdikleri ve asla kavuşamayacakları için kendilerini öldürdükleri söyleniyor. Belki de o gece orada kalan kuzenler yaptı, kimse gerçeği bilmiyor.




Ama bir gerçek var ki bu olay tüm dünyanın tarihini değiştiriyor. Rudolf ölünce, tahta geçeceği zaman başka erkek kardeşi olmadığı için yerine kuzeni Ferdinand tahta geçiyor ve 1914 yılında bir Sırp vatansever tarafından Saraybosna'da öldürülünce 1. Dünya Savaşı çıkıyor.

Köşkte kullanılan takımlar da sergileniyor.
1 hafta boyunca, Almanya'da Çek Cumhuriyetinde, Macaristan ve Slovakya'da kedi göremeyince ilk gördüğüm kediyi mıncırmak için atladım. Kendisi tarihi bu kadar değiştirdiğini bilmeden Mayerling Av köşkünün bahçesinde yaşıyor.

Derslerde öğrencilere ezber olarak değil de böyle dedikodulu olarak anlatılsa aslında hiç unutmazlar, mesela muhteşem yüzyılı izleyip de Osmanlıların o zamanki düşmanlarını, Kanuni sultan Süleyman'ın sırasıyla çocuklarını, kimin kiminle evli olduğunu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.

Acaba öldürüldüler mi, intihar mı ettler diye düşünürken 3. durağımız olan Baden şehrine gelmiştik bile. Burası sıcak su banyoları ve şaraplarıyla meşhurmuş.



cuma günü gitmemize rağmen, tam bir pazar miskinliği vardı şehirde.



Marketleri çok güzel, oradan bir şeyler alıp karnımızı doyurduk. Çok lezzetli sandviçler var, fiyatları da çok uygun. Yurtdışı gezilerinde sürekli restorantta pahalı yemekler yemek istemiyorsanız, marketlere bakmanızı tavsiye ederim.

Viyana merkeze dönerken, Shönbrunn Sarayına'da uğradık.


Schönbrunn Habsburg Hanedanı'nın yazlık sarayıymış.

 Muhteşem, uçsuz bucaksız bir bahçesi var.



İçinde bir hayvanat bahçesi de bulunmaktaymış, Avrupa'nın en eski hayvanat bahçelerindenmiş.


İnsan dışı böyleyse içi kim bilir nasıldır diye düşünmeden kendini alamıyor. Bir sonraki Viyana turumuzda bütün müzeleri ve sarayları gezmeyi planlıyoruz. (istemek başarmanın yarısıdır)

Ağustos ayında yapılan bir film festivali varmış Viyana'da çok lezzetli yöresel yemekler de olduğunu öğrenince öğleden sonra Viyana'ya döndüğümüzde buraya da gidiyoruz.

Akşamki gösteri bu belediye binasındaki(rathaus) büyük ekranda oluyor.

Viyana Tiyatro Binası


 Çok lezzetli yöresel yemeklerin bulunduğu mekan.


Ben bu ismini hatırlayamadığım Fransız yemeğini tercih ettim ama bildiğiniz tavuk sote yanında fırında bebek patates. Eşim cüce Kebap diye bir İran yemeğinden yedi. Onda da aklım kaldı, çok güzel görünüyordu. Kendisi İran'da 2 sene yaşadığı için kültürü ve yemekleri çok iyi biliyor. aranızda Cüce Kebap tarifi bilen varsa yazarsa çok memnun olurum.

Tatlı için ise bir sonraki gün zamanımız kalmaz korkusuyla Hotel Sacher'in kafesinde oturuyoruz. Burası çikolatalı turtasıyla meşhur bir yer. Kahvemizi yudumlarken enfes tatlıdan yiyoruz.

sachertorte

 Hotel sacher, Opera Binasına çok yakın, Kartner Caddesinin girişinde hemen solda. Bir de Demel Pastanesi çok ünlüymüş. burada da elmalı turta yani Apfelstrudel'den yemek gerekiyormuş. Bu pastane Kraliyet pastanesi olduğu için, Hofburg Sarayına yakın.

Tatlımızı da yedikten sonra biraz çarşıyı turlayalım dedik. Billa markete girip, gezindik. Yorumsuz bir fotograf geliyor :)




 Sonra Stadtparkta biraz dinleniyoruz. Ah keşke biraz daha zamanımız olsa dedirten park tam 65000 metrekare!


Akşam üstü son olarak Belvedere Sarayına gidiyoruz.

Diğer ikisi kadar ihtişamlı olmasa da, mimarisi ve heykelleri ile güzel bir saray Belvedere.


Tekrar Film festivaline gitmek isterken tramvaya biniyoruz.


Bir ülkenin ne kadar medeni olduğu, hayvanlara verilen değerden anlaşılıyordu değil mi...


Eskiden ağaçlı olan yollarda asiller yürürmüş. Güneşten yanmamış, bembeyaz olmak bir soyluluk göstergesiymiş.

Viyana Parlamento Binası

Tekrar Viyana Film festivaline gidip, hava kararınca da kendimizi Viyana sokaklarına atıyoruz. Hofburg sarayının önünde bir müzisyeni dinleyip yorgunluğumuzu atıyoruz. burada çok fazla at var ve dışkıları gerçekten çok kötü kokuyor, Viyana Belediyesini göreve çağırıyorum :)






Viyana gezimizin 3. günü çok yakında sizlerle olacak.


Turumuzun 1. günü Berlin, 2. günü Potsdam,Dresden, 3. günü Prag, Karlovy Vary, 4. gün Prag Cesky Krumlov, 5. günü Budapeşte, 6. Günü Bratislava yazılarını üzerlerine tıklayarak okuyabilirsiniz.



28 Ekim 2015 Çarşamba

Yer Tavsiyesi: Aralık Sonu Ocak Başı

Herkese merhaba

Yeni evlendiğimiz sene, eşimle gezerken şurada bir oturalım dediğimiz ve o tarihten sonra neredeyse her dışarı yemeğe çıktığımızda gittiğimiz mekanımız bu yazımın konuğu. Onu bu kadar harika yapan ayrıntı ise zamanında, Bostanlı'da her yerde rakı-balık yapılırken, orada ocakbaşı-rakı yapılabilmesiydi. Aralık Sonu Ocak Başı, kumrucu Ömür'ün sokağında 2 tane karşılıklı mekan.

 Zeytinyağlı mezelerinin fiyatı 7TL, Atom ise 10 TL
Mezelerin hepsi çok lezzetli, bence en güzeli köpoğlu mancası, tekmili de oldukça başarılı.


Değişik bir sistemleri var, tek bir porsiyon istediğiniz etten yiyeceğiniz gibi karışık olarak da söyleyebiliyorsunuz. Mesela pirzola, adana ve şiş istediniz,, hepsinden azar azar sırayla getiriyorlar. Başka bir değişle, diğer misafirlerle porsiyonu bölüşüyorsunuz.

Rakı, sadece yeni rakı var ve karafta geliyor, yani fazla gelirse sonra da içerim mantığı malesef yok.


Koyun eti yemediğim için ilk gittiğimde terbiyeli dana şiş söylemiştim. Tek kelimeyle mükemmel bir tadı var. Çevremdekileri de alıştırdım, hatta kardeşim Akhisar'dan şiş yemek için geliyor. Yazarken bile ağzım sulandı :)

Etlerin porsiyonu 25TL, bir porsiyon dana şişte 8 tane et var. Bir kişi için yeterli geliyor ama karnınız çok açsa yetmeyecektir.


Genelde çay, kahve, isterseniz meyve ikramı da yapıyorlar.

İster şıkır şıkır, isterseniz de eşofmanla gidin, kendinizi rahat hissedebileceğiniz bir yer. Biz pek rezervasyon yaptırmıyoruz, hatta bu yüzden bir kaç defa oturamadık ama kesin gitmek istediğiniz zaman rezervasyon yaptırmanızı öneririm.

Bu sene Alaçatı'da da açılmış. eminim bu kadar sıcak bir yer değildir ama kalite bakımından aynıdır. Eğer yolunuz düşerse mutlaka gidin. Özellikle terbiyeli dana şiş yemeyi unutmayın. sonra bana teşekkür edersiniz.

Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.

26 Ekim 2015 Pazartesi

Oreo'lu Çikolatalı Turta

Herkese merhaba

Bugün sizlere bir kalori bombasının tarifini vermek istiyorum. Yapımı çok çok kolay ve fırın kullanmadan yapabileceğiniz harika bir tatlı.

İsmini ben uydurdum, bu tarifi de aylar önce yabancı bir  facebook hesabında görmüştüm ve mutlaka yapmalıyım demiştim. Biraz değiştirdim ve enfes bir turta oldu.



İlk önce malzeme listemize bakalım:




  •  30 tane oreo (ben şu ince uzun 95gr olan paketlerden 3 tane kullandım)
  • 75gr tereyağı (erimiş)
  • 200gr sütlü çikolata ve 100gr bitter çikolata
  • 200ml (1 paket) hazır krema


Yapılışına geçecek olursak:

  • Oreoları blender veya rondodan geçiriyoruz, erimiş tereyağını ekliyoruz ve iyice harmanlıyoruz. Bu turtamızın tabanını oluşturuyor.
  • 12*36cm lik bir kalıba turtamınızın tabanını koyuyoruz biraz yanlardan taşmasına izin veriyoruz. Tabanını ince tutalım.
  • Kremayı biraz ısıtıp, çikolataları içine koyuyoruz ve iyice dağılması için blenderdan geçiriyoruz.





  • Turtamızın üstüne güzelce döküyoruz.
  • Buzdolabında en az 2 saat dinlendirip afiyetle yiyoruz.
Yapan herkesin ellerine sağlık. Eğer siz de bu tarifi yaparsanız, sosyal medyada beni etiketlemeyi unutmayın.

Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.

Diğer pasta tariflerim:
Çilekli Pasta
Manolya Puding
Mozaik Pasta
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...