7 Ekim 2015 Çarşamba

Orta Avrupa Turu- Budapeşte

Herkese merhaba,

Orta Avrupa Turumuzu yazmaya kaldığım yerden devam ediyorum. Daha önce okumadıysanız 1. 2. 3. ve 4. günlerin üzerlerini tıklayarak okuyabilirsiniz.

Turumuzun 4. Günü Prag merkezden yola çıkıp, Cesky Krumlov'a uğradıktan sonra 10 saat süren bir yolculuk yapıp, nihayet Budapeşte'ye vardık.

Macarlar Türkleri çok severlermiş. Benzer kelimelerimize var, tam 900 kelimemiz aynıymış.


Budapeşte özellikle geceleri çok güzel olduğu için Tuna Nehri'nde bir tekne gezisi yaptık. Yapılar çok güzel ışıklandırıldığı için, özellikle akşam tuna nehri gezisi yapmanızı tavsiye ederim. Teknelerde Türkçe seslendirilmiş rehber de bulunmakta.


Eğer kendiniz gidecekseniz, Budapeşte Kart almanızı tavsiye ederim. Sigara satışının yasak olduğu söylenmiş olmasına rağmen, satılan dükkanlar gördük.


Tuna nehri şehri ikiye bölüyor. bir tarafı tarihin fazla olduğu Buda tarafı, karşısı da eğlencenin olduğu Peşte tarafı.


 Peşte tarafından teknelere bindik.




Köprüleri gerçekten çok güzel. Sürekli otobüsle geçmek durumunda kaldığımız için fotografını çekemediğim Aslanlı Köprü'nün hikayesi ilginç.  Mimar köprüyü yaptıktan sonra, hiç bir kusur bulamazsınız. Eğer bulursanız intihar ederim, der. Küçük bir çocuk "anne aslanların dili yok" der. Mimar kendini köprüden atar. Bu olay temmuz sıcağında olmuş ve köprü de oldukça alçak olduğu için  mimar yüzerek çıkmış, merak etmeyin:)


 Budin  Kalesi (Buda Kalesi olarak da geçiyor)


 St. Mathias Kathedrali


Ülkenin sembolü olan parlemento binası


Yaklaşık 1 saatlik bir geziden sonra, otelimize yerleştik. Otelimiz Grand Hungaria'ydı. Şehir merkezine yürüyüş mesafesinde, içi oldukça eski bir oteldi.


Ertesi sabah şehri gezmeye başladık. İlk durağımız Kahramanlar Meydanıydı.



Eğer kendiniz gelirseniz, en büyük termal havuz, Avrupa'nın en büyük hayvanat bahçesi ve şehir parkı'na gitmeyi unutmayın. Bu meydana çok yakınlar.

Bir çok mücit Macar'mış. Mesela İbrahim Müteferrika Macar kökenli bir Türk'müş


Daha sonra Mathias Kilisesi ve Balıkçılar Burcuna gittik.







 Fatih Sultan Mehmet'le Mathias (Mathias'ın babasını öldürmesine rağmen) çok iyi arkadaşmış.



Kanuni Sultan Süleyman, Budapeşte'yi aldıktan sonra St. Mathias(Matyaş) Kathedralinde şükür namazı kılmış.

Gellert Tepesine çıkarken Atatürk Caddesi'ni gördük.



Gellert Tepesi'ne çıktık. Budapeşte'nin en güzel görüldüğü yerler buralarmış.



St. Gellert hıristiyanlığı yaymaya çalıştığı için içi çivi dolu fıçıyla, bu tepeden aşağıya atılmış.



Aşıklar tuna Nehri'ni Mavi görürmüş.




Buralara kadar gelmişken Estergon Kalesini de görelim dedik ve Estergon, Visegrad, Szentendere Turuna katıldık.




Estergon, Maceristan'ın ilk başkentiymiş. Kalesinden 1-2 sur dışında eser kalmamış. Biraz hayal kırıklığı oldu, ama hemen yanındaki Meryem Ana Bazilikası güzeldi.

 Dünyanın en büyük kanvas tablosu bu bazilika'da bulunmaktaymış.


Dünyanın en büyük kilise orgu da bu bazilikadaymış.


Öğle yemeğimizi Visegrad'daki Renaissance Restoran'da yedik.




Çok otantik bir sofra karşıladı bizi.






Çok üzülerek içtiğim Ceylan çorbası çok güzeldi.







Çok fazla Türk geldiği için, bizlere böyle bir jest yapıyor sahipleri.


Yemekten sonra Sanatçılar kasabası olarak bilinen Sztendre'ye gittik.  Folklorik kostümlü hediyelik eşyalar, biberler, oyuncak bebekler ve Maceristan'a özel içkileri alabileceğiniz çok güzel hediyelik eşya dükkanları bulunmakta. Türk sahipleri olan da var.












Budapeşte'ye tekrar döndüğümüzde alışveriş için en önemli caddesi olan Vaci Utca'yı gezdik.


Tekrar akşam budapeşteyi görmek için dönme dolaba bindik.


Sokaklarını keşfettik. Çok hareketli restoran ve barların bulunduğu cıvıl cıvıl sokaklar.




Gelmeden önce araştırıken gördüğümüz,herkesin çok beğendiği, Szimpla Kertmozi isimli bara gittik.Barın özelliği "eski bir arabada oturuyorsunuz, buz gibi biranızı içiyorsunuz" olduğunu sanıyorduk. Evet araba var ve sadece 1 tane. St İşvan bazilikasına yakın yerlerdeki barlara gitmediğimize üzüldük. Çok yorgun olduğumuz için tekrar merkeze gidemeden otelimize döndük.

Zamansızlıktan bizim gidemediğimiz veya fotoğrafını çekemediğimiz ama tavsiye edebileceğim yerler:
  • Gül baba türbesi
  • Parlamento binası ve kathedrallerin içini gezin
  • Margit Adası (Tuna nehrinde, ağaçlar içinde çok güzel bir yer)
  • Uri Lodga Sokağı
  • Kapalı Pazar Yeri
  • New York Cafe (Saray gibi)
  • Gulaş yiyin
  • Dreher birasından için
  • Andrassy Caddesinde yürüyüş
  • Tuna Nehri'nin yanındaki demir ayakkabılar
Viyana gezimiz çok yakında gelecek.

4 yorum:

  1. Budapeşte'yi çook seviyorum <3<3<3 İki defa gittim ve tekrar gitmeyi çok isterim gerçekten :) Bu arada ben toplamda yaklaşık 2 hafta kaldım ama sen benden çok gezmişsin :D

    YanıtlaSil
  2. yemek mekanlarına menüye (ceylan hariç ((( ve rsimlerine bayıldım harika bir gezi olmuş :-))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim ^.^ Çok istediğimiz bir geziydi, güzel de oldu. Gelelim yemek konusuna, benim gibi hayvanları çoğu insandan daha çok seven biri, hem de yarı vejeterjan biri yediyse yeniyor inan :( hala üzülüyorum o başka :(((((

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...