Herkese merhaba
Biliyorum vizyona gireli epey oldu ama siz de benim gibi zamansızlıktan gidemediyseniz eğe,r bu yazımda sizlere Çağan Irmak'ın son filmi olan Nadide Hayat'ı tavsiye etmek istiyorum. Dün, annemle gittik.
Nadide 50'li yaşlarının başlarında, 30 yıllık eşini kaybetmiş 2 çocuk bir de torunlu bir ev kadını. Kocası öldükten sonra, ne yapması gerektiği konusu biraz karışık. Çünkü şimdiye kadar iyi bir eş ve anne olmuş, kendi hayatını, isteklerini yaşayamamış bir kadın. Çeşitli hobiler ediniyor ve hiç birinin ona uygun olmadığını anlıyor, tesadüfen gazete ilanında üniversite affını görünce, tekrar üniversiteye kaldığı yerden devam etmek istiyor ve kaydını yaptırıyor. Su ürünleri fakültesine devam ediyor ve sınıfın en başarısız öğrencileri ve cool bir kaptanla 15 gün sürecek bir araştırma yolculuğuna çıkıyor.
Filmde, muhtemelen başka yönetmenler yapsa, çok garip gelecek yerler var. Ama Çağan Irmak çok başarılı bir şekilde geçişler yapmış, hiç sırıtmıyor. Çağan Irmak farkını hissediyorsunuz.
Çok beğendiğim bir film oldu, eğer zamanınız varsa izlemenizi tavsiye ederim. Film hem çok güldürdü, hem de bana işaretleri takip etmenin önemini bir kez daha hatırlattı.
İyi seyirler.
29 Ocak 2016 Cuma
Çeşme Boyalık Beach Otel
Herkese merhaba
2015 sonunda eşimin yıllık izni vardı. Uzak bir yere gitmek istemediğimiz için, Çeşme'de güzel bir otelde tatilimizin 3 gününü geçirdik.
www.yakala.co daki fırsatlara baktığımızda Çeşmedeki Boyalık Beach Otel bize çok uygun geldi.
Bütün odalarda muazzam bir deniz manzarası var. Bu manzaraya bakmak insanın ömrüne ömür katıyor.
Odalar yeni ve tertemizdi.
Banyo ve tuvaletin olduğu yerde de kocaman bir pencere ve dolayısıyla orası da deniz manzaralı :)
bu oteli seçmemizdeki en büyük etken bir termal otel olup, yeni bir otel olmasıydı.
İlk gün masaj yaptırdık. Balili kızlar masaj yapıyorlar, ben her zamanki gibi bali masajı istedim. Bana normalden daha sert geldi. Hatta yumuşak doku zedelenmesi ve şişlik oldu! Eğer masaj yaptırmak isterseniz önceden uyarmanızı öneririm.
Masaj odalarının fotograflarını çekmedim ama kendi sitesinde ayrıntılı fotograflar bulabilirsiniz.
Sanunası, buhar odası da gayet güzeldi. Yine de gözlerimiz, vücut şoklamak için kar ve yağmur odası aradı.
Kapalı yüzme havuzu
Bu da mini minnacık termal havuzu. Termal otel için çok yetersiz. sanıyorum Çeşme yazın tercih edilen bir yer olduğu için Spa tarafının imkanları bu kadar azdı.
Bizim için güzel bir tatil oldu, yeni bir otel oluşu, temizliği ve yemeklerini çok beğendik.
Tatilimizde günübirlik Sakız Adası'na da gittik.
Bir dahaki yazıya kadar, hoşça kalın.
Sanunası, buhar odası da gayet güzeldi. Yine de gözlerimiz, vücut şoklamak için kar ve yağmur odası aradı.
Kapalı yüzme havuzu
Bu da mini minnacık termal havuzu. Termal otel için çok yetersiz. sanıyorum Çeşme yazın tercih edilen bir yer olduğu için Spa tarafının imkanları bu kadar azdı.
Yemekler, tatlılar çok güzeldi.
Bizim için güzel bir tatil oldu, yeni bir otel oluşu, temizliği ve yemeklerini çok beğendik.
Tatilimizde günübirlik Sakız Adası'na da gittik.
Bir dahaki yazıya kadar, hoşça kalın.
28 Ocak 2016 Perşembe
Farmasi 3lü Far
Herkese merhaba
#elifleyeniyilamerhaba etkinliğimde bizlere hediye edilen Farmasi çantasının içinden çıkan 3'lü far bu yazımın konuğu.
- Palette 3 tane birbirine uyumlu renkler bulunuyor
- Benim paletimde yeşil tonlar mevcut
- Farlar pigmentli özellikle açık ve koyu yeşilin renk vermesi çok iyi
- Farların yapıları yumuşacık, dolayısıyla tozutma problemi var. bir de gün içerisinde göz altına dökülme yapabiliyor. Bu yüzden far bazıyla kullanmanızı tavsiye ederim.
- Kalıcılığı iyi ve renkler birbirine çok kolay karıştırılabiliyor.
- Diğer renklerini şuradan inceleyebilirsiniz.
Ambalajı sade, içinde aplikatörü ve aynası var.
Farmasi ürünlerini temsilcilerinden temin edebilirsiniz.
Diğer Farmasi ürün yorumlarım için:
Etiketler:
farması,
farmasi 3lü far,
kozmetik
27 Ocak 2016 Çarşamba
Gülümsemeye dair şaşırtıcı gerçekler: Hangi gülümseme ne anlama geliyor?
Vücut dili kullanımının en belirgin özelliklerinden olan gülümsemenin farklı çeşitleri, altında farklı anlamlar barındırıyor. Tıpkı hissederek gülümsemenin ve mutlu olmadığımız halde gülümsemenin karşımızdaki kişiler tarafından hissedilebiliyor olması gibi, nasıl güldüğümüzün de karşımızdaki kişiler tarafından algılanış biçimi farklılıklar gösterebiliyor.
Dudakları kapatarak gülümsemek
Dudaklar kapalı şekilde gülümsemek, gülümsemenin en yaygın olarak kullanılan çeşitlerinden biri. Kolay yapılabiliyor olması, gülümsemek istemediğimiz ancak gülümsememiz gereken durumlarda karşı tarafa kibar ve nazik bir tepki vermeyi daha kolay hale getiriyor. Dudaklar kapalı olarak gülümsemek, çoğunlukla samimi algılanmayan bir gülümseme biçimi. Gerçekten hissederek gülümseyen kişilerden dişlerini göstererek gülümsemelerini bekliyoruz. Her ne kadar orta dereceli bir samimiyet belirtisi olarak algılansa da, karşımızdaki kişinin gülümserken dişlerinin beyazlığına güvenmiyor oluşunun ya da dişlerindeki problemleri gizlemek isteyişinin de dudaklarını sıkı şekilde kapatarak gülümsemeyi tercih etmesinin sebebi olduğunu da aklımızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var.
Kendini beğenmiş gülümseme
Kendini beğenmiş ve odağın kendisinde olmasını isteyen insanların çoklukla kullandığı bu gülümseme çeşidinde, dudaklar genelde kapalı ve gülümseme sağa ya da sola çekilmiş olarak bulunuyor. Zaman zaman dudakların aralık olduğu ya da üst dudağın biraz daha kalkık tutulduğu durumlarda da gözlenebiliyor. Dudaklarla birlikte kaşlarda da bir tarafı kaldırmak gülümsemeyi tamamlayıcı olarak kullanılabiliyor.
Kendini beğenmiş şekilde gülümseyen insanların bir çoğu bulunduğu ortamda lider konumunda olmak isteyen ve odak noktası olmak isteyen kişiler. Kalabalık bir ortamda iletişim kurduğunuz kişilere bir süreliğine bu şekilde gülümsemeye devam ettiğinizde sizinle konuşurken çok daha dikkatli ve gergin olduklarını hissedebilirsiniz.
Yarım gülümseme
Kendini beğenmiş gülümsemeye oldukça benzeyen bu gülümseme türü, asimetrik bir görüntü yarattığı ve tam olarak ne yaptığınızın anlaşılmaması nedeniyle en karmaşık ve en farklı tepkiler alabileceğiniz gülümseme çeşidi. Kendine güven, utanma, ilgi, kızgınlık, dominantlık gibi birbirinden çok farklı duyguları yansıtabiliyor.
Ağız açık gülümseme
Ağız açık olarak gülümseme, dişlerin tamamının gösterildiği gülümseme çeşidinden farklı olarak, kahkaha atarken çekilmiş bir fotoğraf görüntüsünü andırır. Bu gülümseme de, şaşırtıcı şekilde çoğunlukla yapay ve samimiyetsiz bir imaj yansıtır. Her ne kadar yapay olsa da, bu şekilde gülümseyen kişiler çoğunlukla umursamaz, ben merkezci ve eğlenceli kişiler olarak tanımlanır. Özellikle fotoğraflarda fotojenik görünmenin en kolay yollarından biri, tüm dişleri göstermek ve ağzınızı olabildiğince açmak. Tabii ki öğle yemeğinde dişinizde maydanoz kalmadığından ve dişlerinizin yeterince beyaz olduğundan emin olduktan sonra:)
Bu içerik http://www.uplifers.com/ tarafından hazırlanmıştır.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Dudakları kapatarak gülümsemek

Kendini beğenmiş gülümseme

Kendini beğenmiş şekilde gülümseyen insanların bir çoğu bulunduğu ortamda lider konumunda olmak isteyen ve odak noktası olmak isteyen kişiler. Kalabalık bir ortamda iletişim kurduğunuz kişilere bir süreliğine bu şekilde gülümsemeye devam ettiğinizde sizinle konuşurken çok daha dikkatli ve gergin olduklarını hissedebilirsiniz.
Yarım gülümseme

Ağız açık gülümseme

Bu içerik http://www.uplifers.com/ tarafından hazırlanmıştır.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Alix Avien Keçe Uçlu Eyeliner
Herkese merhaba
Hakkında hep iyi yorumlar duyduğum, bir indirimde denk gelip aldığım Alix avien Keçe Uçlu eyeliner bu yazımın konuğu.
Ben bu eyelinerı hem sevdim hem de sevmedim.
- Öncelikle şunu söylemeliyim ki;ben jel eyeliner insanıyım. Bu tip eyelinerlarda çok başarısızım.
- Ne kadar denersem deneyeyeim bununla, hiç ince eyeliner çekemedim. eyeliner çizgisiyle kirpik dibim arasında hep boşluk kaldı. Bir de iki gözüme kesinlikle eşit olarak eyeliner çekemedim.
- Ben de her seferinde kalınlaştırdım çektiğim eyeliner'ımı. Çok muntazam olmasa da idare eder bir görünüm elde ettim.
- Rengisiyah, ekstra siyah değil
Eğer düzgün eyeliner çekebiliyorsanız, Alix Avien'e bir şans verebilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın
26 Ocak 2016 Salı
Farmasi Tender Blush On No:09
Herkese merhaba
#elifleyeniyilamerhaba etkinliğinde Farmasi tarafından bizlere hediye edilen 9 numaralı allık bu yazımın konuğu.
- Oldukça pigmentli, allık fırçanızın ucunu değdirmeniz yeterli olacaktır.
- Kalıcılığı oldukça iyi
- Mat yapıda
- Rengi çok parlak, canlı bir şeftali rengi. Açıkçası rengi bana fazlaca canlı geldiği için yazın kullanmayı deneyeceğim. (fotoğraflarda istediğim gibi rengini belli edememişim)
- Kokusu çok güzel
- Ambalajı sade
Tazeleme gerektirmeyen allıkları seviyorum, bu yüzden bu allığın yapısını sevdim.
Sizin kullandığınız Farmasi ürünleri nelerdir?
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.
23 Ocak 2016 Cumartesi
Dikkat! Bu 8 Besin Acıktırıyor
| |
|
Etiketler:
sağlık,
sağlıklı beslenme
22 Ocak 2016 Cuma
Kitap- Konstantiniyye Oteli Zülfü Livaneli
Herkese merhaba
Bu yazımın konuğu bir solukta bitirdiğim Zülfü Livaneli'nin Konstantiniyye Oteli isimli kitabı.
Kitabın baş kahramanı Zehra, 29 yaşında, kendi ayakları üstünde durmaya çalışan bir yönetici asistanı. Şirketi, yabancı bir ortakla bir otel satın alıyor. Açılışı için birbirinden önemli 300 tane konuk çağrılıyor. Açılış sırasında, Zehra bir ara banyoda başını çarpıyor ve yere düşüyor. Otel, Bizans kalıntıları üzerine inşa edilmiş, Zehra yaşam ve ölüm arasında olduğu için 1500 yıl önce orada ölen bir Bizanslıyla konuşuyor ve hikaye öyle başlıyor.
Seçkin davetlilerden tutunda, orada garsonluk yapan insanların hayatlarını okuyorsunuz. Tam bir günümüz Türkiyesi gözümüzde canlanıyor. Bu otel acaba şu mu, buradaki kişi acaba şu mu diye düşünüp kafa yoruyorsunuz.
Çok akıcı bir dille yazılmış, okuyucuyu hiç sıkmayan bu romanı herkese tavsiye ederim. Şu anda kitapta geçen Pachelbel'in Canon in D Major'ünü dinlerken size bu yazıyı hazırlıyorum.
Herkese keyifli okumalar. Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.
Bu yazımın konuğu bir solukta bitirdiğim Zülfü Livaneli'nin Konstantiniyye Oteli isimli kitabı.
Kitabın baş kahramanı Zehra, 29 yaşında, kendi ayakları üstünde durmaya çalışan bir yönetici asistanı. Şirketi, yabancı bir ortakla bir otel satın alıyor. Açılışı için birbirinden önemli 300 tane konuk çağrılıyor. Açılış sırasında, Zehra bir ara banyoda başını çarpıyor ve yere düşüyor. Otel, Bizans kalıntıları üzerine inşa edilmiş, Zehra yaşam ve ölüm arasında olduğu için 1500 yıl önce orada ölen bir Bizanslıyla konuşuyor ve hikaye öyle başlıyor.
Seçkin davetlilerden tutunda, orada garsonluk yapan insanların hayatlarını okuyorsunuz. Tam bir günümüz Türkiyesi gözümüzde canlanıyor. Bu otel acaba şu mu, buradaki kişi acaba şu mu diye düşünüp kafa yoruyorsunuz.
Çok akıcı bir dille yazılmış, okuyucuyu hiç sıkmayan bu romanı herkese tavsiye ederim. Şu anda kitapta geçen Pachelbel'in Canon in D Major'ünü dinlerken size bu yazıyı hazırlıyorum.
Herkese keyifli okumalar. Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.
Diğer kitap tavsiyelerim için:
21 Ocak 2016 Perşembe
Sivilce İzlerinden Kurtulmanın 7 Yolu
Ergenlik dönemi cilt hastalığı olarak bilinen sivilce yani akne sorunu, erişkin yaşlarda da sıklıkla görülebiliyor. Sivilce izleri kozmetik bir sorun oluşturmasının yanında ruh sağlığını ve sosyal hayatı da olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Tedavi cilt tipine uygun olarak kişiye özel yapılıyor
Ciltte yoğun sivilcelenme sorununun zamanında ve uzman kişilerce tedavi edilmemesi sivilce izlerine neden olabilmektedir. Akne hastalarının %95’inde iz oluşumu görülürken, bunların %30’u ciddi boyutlardadır. Tedaviye erken başlanması ve etkin bir yol seçilmesi olumlu sonuçlar vermektedir. Tedavi yöntemleri sivilce izinin tipine göre değişmekte ve kişiye özel uygulanmaktadır. Bazen efektif sonuç almak için yöntemlerin birkaçı birlikte uygulanmaktadır. Tedavide, üst derinin bir kısmının soyularak yenisinin üretilmesini sağlamak amaçlanır ya da alt deri mekanik veya kimyasal yolla yeni destek doku üretmesini sağlamak için uyarılmaya çalışılır.
1. Kış ayları kimyasal peeling için en uygun zaman
Cildi yenileyen bazı özel kimyasal maddelerin yüze sürülüp belirli bir süre bekletildikten sonra bol suyla arındırılması işlemidir. Yöntem, bu konuda eğitimli hekim kontrolünde uygulanmalıdır. İşlemde derinin üst tabakasında kontrollü olarak kısmi veya tam hasar oluşturulmaya çalışılır. Bu uygulamanın sonunda ciltte birkaç gün süren soyulma meydana gelebilmektedir. Ardından yenilenmiş alt ve üst deri oluşmaktadır. Esmer tenli kişilerde iz bırakma riski nedeniyle önerilmeyen kimyasal peeling işleminin ardından bol nemlendirici ve güneş koruyucu kullanılması gerekmektedir. Etkin sonuç için 2 haftada bir 4-6 seans uygulanması gereken işlemin güneşin yoğun olduğu aylarda yapılması uygun değildir.
2. Dermaroller ve dermapen ile cilt yenileniyor
Mikro iğneleme sistemi olarak da bilinen “dermaroller” ya da “dermapen” işlemleri de sivilce izlerinden kurtulmak için etkin uygulamalar arasındadır. Üzerinde çok sayıda mikro iğnecik bulunan dermaroller işlemin yapılacağı alana anestezik kremin sürülmesinden 30 dakika sonra uygulanmaktadır. Ciltte gezdirilen cihazın üzerinde bulunan mikro iğneler sayesinde yüzeyde on binlerce mikro kanal açılmaktadır. Bu mikro kanalların oluşturduğu uyarı ile cilt kendini tamir etmek için yeni bağ dokusu elemanları sentezlemektedir. Dermapen ise bu mikro iğnelerin kalem şeklinde bir cihazla deriye uzunlamasına olarak uygulanmasını sağlayan bir alettir. Akne izlerinin azalması için ayda bir 4 seans uygulama önerilmektedir.
3. Mikrodermabrazyon hasarlı deriyi sağlıklı bir biçimde uzaklaştırıyor
Derinin yüksek basınçla hareket eden alüminyum oksit kristalleriyle soyulması işlemidir. Bu sayede cilt yüzeyindeki hasarlı, uzaklaştırılacak hücrelerin ve cilt atıklarının daha hızlı yok edilmesi sağlanır. Yüzeysel akne tedavisinde etkindir. Genelde tekrarlayan uygulamalar ve diğer tedavi seçenekleri ile kombine uygulamalar fayda sağlamaktadır.
4. İçten gelen güzellik: PRP
Cilt gençleştirme ve saç dökülmesi durumlarında da uygulanabilen PRP işlemi (Platelet rich plasma) akne izleri tedavisinde de kullanılmaktadır. PRP işleminde uygulama yapılacak kişinin kanı alınır ve özel cihazlarda santrifüj edilerek ayrıştırılır. Bu ayrıştırma sonucunda kanın içindeki trombositten zengin plazma elde edilmiş olur. Elde edilen plazma yaklaşık 1 cm aralarla cilde enjekte edilmektedir. Trombositlerden salınan büyüme faktörleri, kök hücreleri uyararak ciltte yeni hücre sentezi yapmaya yardımcı olmaktadır. Bu sayede sivilce nedeniyle hasarlanmış ve iz oluşmuş derinin yenilenerek düzelmesini amaçlanmaktadır. Uygulama radyofrekans ve dermaroller gibi diğer kozmetik işlemler ile kombine edildiğinde daha başarılı sonuçlar olabilmektedir. 15 gün arayla 3-4 seans PRP yapılması önerilmektedir.
5. Cildinizde altın dokunuşlarını hissedebilirsiniz
Halk arasında altın iğne olarak bilinen fraksiyonel radyo frekans uygulaması son dönemde sıkça kullanılan bir yöntemdir. İletkenliği çok iyi olan ve çevre dokuya zarar vermeden kontrollü iletkenlik sağlayan altın iğneler vasıtasıyla cilt altına radyofrekans verilmektedir. Derinin alt tabakalarında meydana gelen ısı artışı sayesinde kontrollü bir hasar oluşturulmaktadır. Deri bu hasarı onarma yoluna gider ve bağ dokusu sentezini uyararak sivilce izinin onarımını sağlamaktadır. 40-45 dakika süren işlemin ardından kişi 1-2 saat süren kızarıklıktan sonra sosyal yaşantısına devam edebilmektedir. Bu sebeple oldukça etkin ve konforlu bir yöntemdir. Bazen tek seansta bile istenilen sonuç alınabilmektedir.
6. Karbon peeling her mevsim uygulanabiliyor
Sivilce izlerinin tedavisi ve gözenek sıkılaştırmada kullanılan karbon peeling uygulaması karbon partiküllerinin yüze uygulanması sonrası Q switched Nd-YAG lazerle yapılan bir işlemdir. Lazer uygulaması öncesi karbon solüsyonu ciltte 10 dakika bekletilir. Cilt tarafından emilen karbon maddesinin fazlası temizlendikten sonra lazer atışı ile tüm yüz taranır. Sürülen karbon maddesi, cilt altında lazerin etkinliğini artırmaktadır. Lazer cilt altında bağ dokusu sentezini uyararak izlerin düzelmesine katkı sağlamaktadır. Her mevsim uygulanabilen karbon peeling yöntemi yüzeysel izlerde etkindir. Ağrısız bir uygulama olan karbon peeling uygulaması kızarıklık ya da morarmaya yol açmadığı için sosyal yaşamı etkilememektedir.
7. İzlerin yeri rahatlıkla doldurulabiliyor
Derin sivilce izlerinde çökük olan kısımların altını dolgu maddeleri ile doldurmak da diğer bir seçenektir. Etkin ve geçici bir uygulamadır ve 8-12 ay sonra tekrarlanması önerilmektedir.
*Basın bültenidir.
Tedavi cilt tipine uygun olarak kişiye özel yapılıyor
Ciltte yoğun sivilcelenme sorununun zamanında ve uzman kişilerce tedavi edilmemesi sivilce izlerine neden olabilmektedir. Akne hastalarının %95’inde iz oluşumu görülürken, bunların %30’u ciddi boyutlardadır. Tedaviye erken başlanması ve etkin bir yol seçilmesi olumlu sonuçlar vermektedir. Tedavi yöntemleri sivilce izinin tipine göre değişmekte ve kişiye özel uygulanmaktadır. Bazen efektif sonuç almak için yöntemlerin birkaçı birlikte uygulanmaktadır. Tedavide, üst derinin bir kısmının soyularak yenisinin üretilmesini sağlamak amaçlanır ya da alt deri mekanik veya kimyasal yolla yeni destek doku üretmesini sağlamak için uyarılmaya çalışılır.
1. Kış ayları kimyasal peeling için en uygun zaman
Cildi yenileyen bazı özel kimyasal maddelerin yüze sürülüp belirli bir süre bekletildikten sonra bol suyla arındırılması işlemidir. Yöntem, bu konuda eğitimli hekim kontrolünde uygulanmalıdır. İşlemde derinin üst tabakasında kontrollü olarak kısmi veya tam hasar oluşturulmaya çalışılır. Bu uygulamanın sonunda ciltte birkaç gün süren soyulma meydana gelebilmektedir. Ardından yenilenmiş alt ve üst deri oluşmaktadır. Esmer tenli kişilerde iz bırakma riski nedeniyle önerilmeyen kimyasal peeling işleminin ardından bol nemlendirici ve güneş koruyucu kullanılması gerekmektedir. Etkin sonuç için 2 haftada bir 4-6 seans uygulanması gereken işlemin güneşin yoğun olduğu aylarda yapılması uygun değildir.
2. Dermaroller ve dermapen ile cilt yenileniyor
Mikro iğneleme sistemi olarak da bilinen “dermaroller” ya da “dermapen” işlemleri de sivilce izlerinden kurtulmak için etkin uygulamalar arasındadır. Üzerinde çok sayıda mikro iğnecik bulunan dermaroller işlemin yapılacağı alana anestezik kremin sürülmesinden 30 dakika sonra uygulanmaktadır. Ciltte gezdirilen cihazın üzerinde bulunan mikro iğneler sayesinde yüzeyde on binlerce mikro kanal açılmaktadır. Bu mikro kanalların oluşturduğu uyarı ile cilt kendini tamir etmek için yeni bağ dokusu elemanları sentezlemektedir. Dermapen ise bu mikro iğnelerin kalem şeklinde bir cihazla deriye uzunlamasına olarak uygulanmasını sağlayan bir alettir. Akne izlerinin azalması için ayda bir 4 seans uygulama önerilmektedir.
3. Mikrodermabrazyon hasarlı deriyi sağlıklı bir biçimde uzaklaştırıyor
Derinin yüksek basınçla hareket eden alüminyum oksit kristalleriyle soyulması işlemidir. Bu sayede cilt yüzeyindeki hasarlı, uzaklaştırılacak hücrelerin ve cilt atıklarının daha hızlı yok edilmesi sağlanır. Yüzeysel akne tedavisinde etkindir. Genelde tekrarlayan uygulamalar ve diğer tedavi seçenekleri ile kombine uygulamalar fayda sağlamaktadır.
4. İçten gelen güzellik: PRP
Cilt gençleştirme ve saç dökülmesi durumlarında da uygulanabilen PRP işlemi (Platelet rich plasma) akne izleri tedavisinde de kullanılmaktadır. PRP işleminde uygulama yapılacak kişinin kanı alınır ve özel cihazlarda santrifüj edilerek ayrıştırılır. Bu ayrıştırma sonucunda kanın içindeki trombositten zengin plazma elde edilmiş olur. Elde edilen plazma yaklaşık 1 cm aralarla cilde enjekte edilmektedir. Trombositlerden salınan büyüme faktörleri, kök hücreleri uyararak ciltte yeni hücre sentezi yapmaya yardımcı olmaktadır. Bu sayede sivilce nedeniyle hasarlanmış ve iz oluşmuş derinin yenilenerek düzelmesini amaçlanmaktadır. Uygulama radyofrekans ve dermaroller gibi diğer kozmetik işlemler ile kombine edildiğinde daha başarılı sonuçlar olabilmektedir. 15 gün arayla 3-4 seans PRP yapılması önerilmektedir.
5. Cildinizde altın dokunuşlarını hissedebilirsiniz
Halk arasında altın iğne olarak bilinen fraksiyonel radyo frekans uygulaması son dönemde sıkça kullanılan bir yöntemdir. İletkenliği çok iyi olan ve çevre dokuya zarar vermeden kontrollü iletkenlik sağlayan altın iğneler vasıtasıyla cilt altına radyofrekans verilmektedir. Derinin alt tabakalarında meydana gelen ısı artışı sayesinde kontrollü bir hasar oluşturulmaktadır. Deri bu hasarı onarma yoluna gider ve bağ dokusu sentezini uyararak sivilce izinin onarımını sağlamaktadır. 40-45 dakika süren işlemin ardından kişi 1-2 saat süren kızarıklıktan sonra sosyal yaşantısına devam edebilmektedir. Bu sebeple oldukça etkin ve konforlu bir yöntemdir. Bazen tek seansta bile istenilen sonuç alınabilmektedir.
6. Karbon peeling her mevsim uygulanabiliyor
Sivilce izlerinin tedavisi ve gözenek sıkılaştırmada kullanılan karbon peeling uygulaması karbon partiküllerinin yüze uygulanması sonrası Q switched Nd-YAG lazerle yapılan bir işlemdir. Lazer uygulaması öncesi karbon solüsyonu ciltte 10 dakika bekletilir. Cilt tarafından emilen karbon maddesinin fazlası temizlendikten sonra lazer atışı ile tüm yüz taranır. Sürülen karbon maddesi, cilt altında lazerin etkinliğini artırmaktadır. Lazer cilt altında bağ dokusu sentezini uyararak izlerin düzelmesine katkı sağlamaktadır. Her mevsim uygulanabilen karbon peeling yöntemi yüzeysel izlerde etkindir. Ağrısız bir uygulama olan karbon peeling uygulaması kızarıklık ya da morarmaya yol açmadığı için sosyal yaşamı etkilememektedir.
7. İzlerin yeri rahatlıkla doldurulabiliyor
Derin sivilce izlerinde çökük olan kısımların altını dolgu maddeleri ile doldurmak da diğer bir seçenektir. Etkin ve geçici bir uygulamadır ve 8-12 ay sonra tekrarlanması önerilmektedir.
*Basın bültenidir.
Burt's Bees Çok Kuru ve Çatlamış Eller İçin Kurtarıcı Bakım
Herkse merhaba
Şu yazımda ayak kreminden bahsettiğim Burt's Bees markasının eller için kurtarıcı bakımı bu yazımın konuğu.
Ürün bana Hediye seti olarak geldiği için bendeki boyu 8.5 gram. Normal satıştaki 85 gram ve 50TL. Eczanelerden, online eczane sitelerinden veya şurayı tıklayarak satın alabilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.
Şu yazımda ayak kreminden bahsettiğim Burt's Bees markasının eller için kurtarıcı bakımı bu yazımın konuğu.
- İçeriğinde tatlı badem yağı, balmumu,ayçiçeği yağı, lavanta yağı, biberiye yağı, okaliptus yağı ve soya yağı bulunuyor.
- Vazelin kıvamında. Eller ürünü çok çabuk emiyor ve yağlı bir his bırakmıyor.
- Kokusunu pek sevmiyorum. (Sanıyorum) biberiye kokuyor
- El kremi olarak değil de daha çok tırnak etlerime bakım yapmak için kullanıyorum.
- Tırnak bakımı için olan çok daha güzel kokuyor, bunun dışında ben bir fark görmedim.
- Hayvanlar üzerinde test edilmeyen bu markayı ben çok severek kullanıyorum
Ürün bana Hediye seti olarak geldiği için bendeki boyu 8.5 gram. Normal satıştaki 85 gram ve 50TL. Eczanelerden, online eczane sitelerinden veya şurayı tıklayarak satın alabilirsiniz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.
20 Ocak 2016 Çarşamba
Lancome Bi Facil Göz Makyaj Temzileyici
Herkese merhaba
Göz çevremiz çok hassas olduğu için, yıpratmadan güzelce temizlemek gerekiyor. Bu yüzden ben ne tür göz makyajı yapmış olsam da mutlaka çift bazlı bir göz temizleyicisiyle göz makyajımı çıkarıyorum.
Bu yazımda size en sevdiğim göz makyaj temizleyicisinden bahsetmek istiyorum. Lancome Bi Facil.
- Ürün çift bazlı, kullanmadan önce çalkalayıp sıvı ve yağın birbirine karışması sağlanıyor.
- Daha sonra nemli pamuğa az bir miktar döküp, 1-2 saniye göz üstünde bekletip kolayca temizliyorum.
- Yağlı bir his, makyaj kalıntısı kalmıyor.
- İki çeşidi bulunuyor. Açık mavisi hassas gözler için, koyu mavisi normal gözler için.
- Gözleri yakmıyor.
- Ürünün Tek dezavantajı fiyatı 125 ml ve 95 TL
- Boyner, YKM, Sephora, Tekin acar, Sevil gibi kozmetik mağazalarından ürünü satın alabilirsiniz.
Göz Makyaj Temizleyicileri sıralamam şu şekilde:
- Lancome Bifacil
- Yves Rocher
- Clinique Take the day off
- Sephora
- Garnier
- Clarins instant eye makeup remover
- Shiseido instant eye and lip makeup remover
Diğer Lancome Yazılarım için:
19 Ocak 2016 Salı
2015 yılı 2. Yarısında Keşke Almasaydım Dediğim Ürünler
Herkese merhaba
2014 yılında almasaydım dediğim ürünlerden şu yazımda bahsetmiş ve ürünlere tekrar bir şans daha verip kullanmıştım. Hatta içlerinden bir ürün (mac kapatıcı paletim) beni çok şaşırtmış ve çok sık kullandığım ürünlerimin arasına girmişti. Bu yazıda her görüp de beğendiğim ürünü almayacağım diye kendime söz vermiştim.
2015 yılının ilk yarısında, aldığıma pişman olduğum ürünleri şu yazımda sizlere anlatmıştım.
Hala kendime verdiğim sözü tutuyorum ve fuzuli hiç bir makyaj malzemesi, bakım ürünü almıyorum.
2015'in 2. yarısı için bu yazıyı hazırlamak istemezdim, ama ufak tefek de olsa keşke almasaydın dedirten ürünler yine oldu.
Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.
2014 yılında almasaydım dediğim ürünlerden şu yazımda bahsetmiş ve ürünlere tekrar bir şans daha verip kullanmıştım. Hatta içlerinden bir ürün (mac kapatıcı paletim) beni çok şaşırtmış ve çok sık kullandığım ürünlerimin arasına girmişti. Bu yazıda her görüp de beğendiğim ürünü almayacağım diye kendime söz vermiştim.
2015 yılının ilk yarısında, aldığıma pişman olduğum ürünleri şu yazımda sizlere anlatmıştım.
Hala kendime verdiğim sözü tutuyorum ve fuzuli hiç bir makyaj malzemesi, bakım ürünü almıyorum.
2015'in 2. yarısı için bu yazıyı hazırlamak istemezdim, ama ufak tefek de olsa keşke almasaydın dedirten ürünler yine oldu.
- Watsons Pamuk: Dikişsiz pamukları yumuşacıkken, bu tipini hiç sevmedim.
- Eklips Oje Düzeltici: Ucu kalın, çok çabuk aşınıyor ve doğru düzgün bir kere bile işe yaramadı. Sözüm ona indirimden almıştım ama yanılmıyorsam 10 liraydı. Böyle bir kaleme ihtiyacınız varsa Rossmann'larda satılanlar çok daha kaliteli ve içinden yedekleri de çıkıyor.
- Rimmel Dudak Korucu: Çok sık kulandım bitsin diye, artık dayanamıyorum :) Çok yapay bir kokusu ve tadı var. ambalajı için aldığım bir üründü.
- Shiseido Göz Temizleyici: Makyajımı bir seferde çıkarmıyordu. Tekrar yüzümü yıkadığımda göz altlarım kapkara oluyordu. En sevdiğim marka beni hayal kırıklığına uğrattı. (Hediye verilmişti)
- Listerine Total Care: Çok ama çok acı. Her uygulamada gözlerim çok yandı. Alkolsüz olanını kullanıyorum şu ara, çok daha başarılı.
Bir kaç aydır ciddi sivilce problemim var ve Cyrene Aha %2 solüsyonu doktorum kullanmamı istemedi. O yüzden aldıklarımdan sadece onu bir hafta dışında kullanamadım. Bu bir haftada da deri altındaki tüm sivilcelerimi kusturmuştu. Bu beklemen bir durummuş. Umarım yakın zamanda o ürünü de kullanabilirim.
Listem bu sefer kısa ve çok uygun fiyatlı ürünlerden oluşuyor. Bu sene de her gördüğümü almamaya devam edeceğim.
Sizin 2015 yılında almasaydım dediğiniz ürünler var mı?
Başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.
18 Ocak 2016 Pazartesi
Rimmel Lasting Finish by Kate 16
Herkese merhaba
Bu yazımın konuğu Rimmel'in Lasting Finish by Kate serisinin 16 numaralı ruju.
- Rengi çok parlak coral-pembe, tam bir yaz rengi
- Kremsi yapıda
- Dudağı kurutmuyor ama bu rujda da sevmediğim bir şekilde ağırlık hissi var, kalıp gibi duruyor.
- Pigmentasyonu, kalıcılığı ve opaklığı iyi
- Bu rujların kokularını ve tatlarını hiç sevmiyorum.
- Bir indirimde denk gelip aldığım ama kullanmadığım bir kenarda kalan bir ruj
- Rimmel Rujları Watsons'larda bulabilirsiniz.
Diğer Rimmel Yazılarım için:
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.15 Ocak 2016 Cuma
Sakız Adası
Herkese merhaba
Aralık ayı sonunda, eşimin yıllık izni olduğu için Çeşme'ye gittik. Daha önce çok istememize rağmen bir türlü gidemediğimiz Sakız Adası'na da günü birlik gidelim dedik.
Çeşmeden buraya 3 farklı feribot firmasıyla geçmek mümkün. 45 dakika ve 20 dakikada Sakız adasına geçebiliyorsunuz.
Özellikle İzmirlilerin hafta sonu için bile kolaylıkla gidebilecekleri bir yer. Eğer vizeniz yoksa, kapı vizesi de alınabilir.
Sakız Adası'na günü birlik geldiğimiz için özellikle güneyi gezmek istedik ve bunun için araba kiraladık. Yerler birbirine çok yakın olduğu için araba kiralamak en mantıklısı.
Feribottan indikten hemen sonra, karşı tarafında bir yığın araba kiralama şirketi var. Biz Chios Economy şirketinden kiraladık ama eşim hiç memnun kalmadı. Okuyucularına da mutlaka belirt dedi.
Arabayı aldığımız gibi ilk olarak Armolia köyüne gittik. Burası seramik atölyeleri ile meşhur bir yer, her yerde hediyelik eşya dükkanları var. Hemen giriştekine daldık. Orası da en meşhur dükkanıymış.
Yunan insanı ikramı çok seviyorlar, hemen sakız şekeri, likörü o sırada ikramlık ne varsa veriyorlar. Açıkçası ben de kendimi almak zorunda hissediyorum. Aslında güzel bir pazarlama tekniği.
Bu dükkanda seramik olduğu kadar sakızdan yapılmış kozmetikler, reçeller, likörler de var.
Ürünlerin hepsi el emeği
Kasanın yanında Türkçe Yunaca diyalog kitabı da var. sadece Türklerin geldiği yerler olduğu için buradaki satıcılar çat pat Türkçe biliyorlar.
Aynı yerde hem boyamasını yapıyor, hem de satışını.
2. Durağımız Pirgi Köyü oldu. Bu köyün özelliği Ksista denilen geleneksel süsleme sanatıyla yapılmış evlerdir. Siyah beyaz geometrik şekilli evler inanılmaz güzel görünmekte.
Sokakları çok dar ve evler birbirine çok yakın.
Balkonların altındaki çiçekler şans için yapılıyormuş.
Çok yaşlı nüfusa sahip
Prigi'nin kedileri
3.durağımız Mesta Köyü oldu. Ortaçağdan kalma bu sevimli köyde evler bitişik, hiç aralık yok.
Eski zamanlarda bir kale görevi görüyormuş. Sokakları da labirent gibi. Korsanlar damla sakızı çalmak için gelince, köyün merkezindeki damla sakızlarına ulaşamıyorlarmış.
Köyün dışından evler
Köy yolları
Ne kadar sevimli bir poz verdiğinin farkında değil
Köyün meydanı, ertesi gün noeldi. Onun için hazırlık yapmışlar.
Mesta Limanı
Şehir merkezine döndük, karnımız çok acıktığı için bir taverna aramaya koyulduk. burada taverna müzikli değil, sadece yemek yenilen yer demek.
İlk önce sahilde, tam ortada bir yere oturduk, ama 15-20 dakika oturmamıza rağmen, haber verdiğimiz halde kimse bizimle ilgilenmedi. Oradan kalktık ki iyi ki kalkmışız, Liman'a yakın Tzivaeri isimli bir tavernaya gittik.
Adanın sakızı olduğu kadar ahtapotu da çok meşhurmuş. Hemen bir Yunan Salatası sipariş ettik.
Kalamar yemeği çok sevdiğimiz için kalamar istedik. Porisyonun büyüklüğüne bakar mısınız, sanırım 3 tane mürekkep balığı vardı.
Yunanistanda olduğu gibi burada da tarator sosuyla servis edilmiyor. Çok lezzetliydi. Yağda kızarmasına rağmen çok ama çok hafifti.
Meşhur ahtapotu bu şekilde geldi. Bana çok sert geldi ama eşim bayıldı, bir güzel yedi.
Bu da kabak salatasıymış. (Üstündeki haşlanmış koyu yeşil otların ne olduğunu bilen varsa söylesin lütfen.)
Sahil caddesi
Burası da mağazaların olduğu çarşısı. Yunanistan gezimizde Hondos Center'ı keşfetmiştim. Buraya kadar gelmişken bir gireyim dedim.
Eskiden sakız çiğnemek varlık göstergesiymiş. Sakız sadece Sakız Adasında yetişiyormuş. Eskinin zenginleri sakız adasından özel olarak sakız getirtirlermiş. Benim bildiğim Çeşme'de de yetişiyor, belki eskiden bunun ticareti yapılmazdı. Gerçi şimdi de sayısı o kadar azmış ki, insanlar ağaç yerine, sadece yazlık dikmeyi biliyorlar.
Bizim için dolu dolu, çok keyifli bir gündü. umarım siz de zevkle okursunuz.
Başka bir yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.